26 Şubat 2010 Cuma

Avrupa macerası bitti, kalan hedefler TSL ve ZTK..




Maça Vederson'un yetişmesiyle birlikte ne kadar da moralli başlamıştı Fenerbahçe.. Deniz alışk olmadığı sol bek pozisyonunda, Bekir alışık olduğu ama şimdiye kadar 1-2 istisna dışında forma bulamadığı stoper pozisyonunda, Gökhan sakatlıklar sonrası yine sağ açık,Önder ise O'nun boşalttığı sağ bek mevkisinde oynuyordu.. Sakat Baroni yerine Selçuk ilk 11'de forma şanı buluyordu.. Taraftar baskısı ile son maçta gözleri dolan, patlama noktasına gelen Guiza da Alex'in önünde tek forvet görevini yine almıştı..

Maça iyi başlayan taraf da Fenerbahçe idi.. Oyunu sürekli ileride oynamak istedi.. Emre özellikle yaptığı pres ile rakibe sürekli hata yaptırdı.. Vederson ve Gökhan bek olmalarına rağmen açık görevlerini de ellerinden geldiğince yapmaya çalıştılar.. Guiza sürekli koşular yaparak hem defansı yordu hem de pozisyonlar buldu.. Alex ise durgundu maalesef..

Fenerbahçe aradığı golü Emre ile buldu.. Emre çalışkan oyununu gol ile süsledi.. Selçuk da elinden geldiğince oyunun içinde olmaya, rakiple sürekli mücadele etmeye çalıştı.. En büyük eksikliği ise her top ayağına gelişinde kalçasını rakibe dayayıp da 3-5 saniye topu bekletmeden oynamaması.. Sanırım Marco Aurelio'dan kazandığı bir özellik bu.. Maalesef her maçta bunu yapıyor.. Halbuki fizik olarak yeterli, kondisyon olarak da iyi, ancak oyun görüşü zayıf..

Golden sonra karşılıklı ataklarla geçildi ilk yarı.. Eğer Alex ilk yarı sonunda Guiza'ın %99'luk asistini gole çevirseydi durum çok daha farklı olabilirdi.. İkinci yarıya ise oldukça durgun aşladı Fenerbahçe.. Adeta 1-0'a yatar vaziyetteydi.. Maç içinde Volkan'ın kurtarışları vardı ki bn yanımdakilere bakalım ne hata yapıp da bizleri üzecek dedim.. Bir çok arkadaşım yapma gözünü seveyim, bu gün çok formda dese de ben bir türlü inanamadım hatasız oynayacağına.. Nitekim O'nun hatasından golü de yedik.. Bir kaleci o topa ya çıkıp vuracak ya da kalesinden hiç ayrılmayacak.. Bursaspor maçındaki gibi ortada kalırsan adamlar böyle hatalarda anında ceza keserler.. Olan 90 dakika boyunca harcanan emeklere olur..

Sezon başından beridir savunduğum, üzgünüm ki yine beni yanıltmadı.. Bilica bu takımın oyuncusu değil.. Maç içinde yaptığı hareketler bir savunma oyuncusunun yapacağı hareketler değil.. Duracağı yeri bilmiyor resmen.. Bazen ol tarafa öyle bir açılıyor ki, sol bek oyuncusu kendini ileri atmak mecburiyetinde görüyor.. Rakibe girişleri ise tam bir felaket.. Böylesine riskli, böylesine dengesizce müdahale yapan savunma oyuncusunu en son Can Arat aracılığıya görmüştüm Fenerbahçe'de.. Yanında oynayan ve uzun süredir Fenerbahçe'de stoper olarak görev verilmeyen Bekir bile kendisinde çok daha güven verdi bana. En azından ne yaptığını daha kolay çözebiliyorsunuz dışarıdan.. Deniz de Bilica' göre çok daha güvenli bir oyuncu bana göre.. Lugano düzeldiğinde mutlaka ama mutlaka Daum Bekir ya da Deniz'e şans vermeli yanında.. Bu sene Bilica'dan mümkün olduğunca az zarar görmeli, sene sonunda da acilen göndermeliyiz.. İnşallah TSL'de alıcısı çıkar da ne zaman patlayacağı belli olmayan bu bombadan kurtuluruz..

Bekir bu maçta kazanılan en büyük faydadır bana göre.. Stoper olarak oldukça başarılı görev yaptı.. Kendi görevleri dışında Önder'in hatalarını da kapadı.. Elinden geldiğince soğukkanlı oynadı.. Gereksiz risklere, Bilica gibi defansta çalımlara girişmedi.. Biraz daha faul yapılmayacak yerlerde dikkatli olursa bu takımın stoperinde Lugano ile iyi bir ikili oluşturabilir..

Daum'u bu maçta ilk defa bu kadar kötü buldum diye yazacaktım ki, değişikliklerin zorunlu olduğunu öğrendim.. Yoksa kapanan bir takımda Deniz çıkarılmaz.. Kontra atak oynayan bir takımda Guiza mutlaka sahada olmalıdır.. Guiza'yı bugün yine beğendim.. Yerine oynayan Semih'e göre çok daha fazla pozisyona giriyor ve çok daha fazla rakip defansı rahatsız ediyor.. Deniz de yine kendisine verilen görevi en iyi şekilde yaptı.. Sol taraftan sol ayağı ile orta kesemeyeceğini bilse de yine de bindirmeler yaptı ve rakibi üzerine çekerek arkadaşlarını boşa çıkarttı.. Böyle oyunculara her zaman ihtiyaç vardı.. Çok bilmiş bazı taraftarlara rağmen kadroda yer almalıdır..

Emre sahanın yıldızıydı.. Gölü dışında direkten dönen topu, orta sahada her taraf yetişmesi, rakibe ileride basması, takım arkadaşlarını ateşlemesiyle çok farklı bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi.. Baroni ise sakatlığından sonra büyük bir düşüş içerisinde.. Takımda ne yaptığını bilen oyuncular arasında ilk sıralarda yer alan Baroni son 2-3 haftadır kötü bir performans sergiliyor.. Sakatlığının bu duruma yol açtığına inanıyorum.. Çünkü benim ligin ilk yarısındaki maçlarda gördüğüm Baroni çok daha faydalıydı..

Bu maç sonrasında Volkan ile Bilica'nın Guiza'ta çok teşekkür etmeleri lazım.. Eğer seyirci tarafından tepki görmedilerse bunun en büyük nedeni geçen maç Guiza'ya yapılanlar ve sonrasında çarşamba günü taraftarın tesislere gelerek oyunculara olan güvenin göstergesi.. Bundan sonra kalan iki kulvar var.. Birisi Ziraat Türkiye Kupası diğeri ise Türkcell Süper Lig.. Artık oyuncular ve teknik heyet iki kulvar için de ellerinden gelen mücadeleyi ortaya koymalılar.. Bu maçta olan isteği her maç göstermeliler.. Seyirci de takımın arkasında bu maçta olduğu gbi durmaya devam ederse Fenerbahçe her kulvarda yarışı son anına kadar devam ettirir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder