30 Nisan 2010 Cuma

Maç Öncesi: Fenerbahçe - Eskişehirspor

Misafir takım Eskişehirspor ile başlayalım.. Eskişehirspor bir önceki hafta Trabzonspor karşısına Ivesa, Koray, El Saka, Nadareviç, Sezgin, Erkan, Doğa, Bülent Ertuğrul, Adem Sarı, Sezer ve Ümit Karan ilk 11’i ile çıktı.. Maç iki takımın da kontrollü oyunu ile başladı.. İki takım da birbirlerini tartarlarken Trabzonspor’dan Umut’un sorumsuzca atılması ile oyun Eskişehirspor lehine döndü.. Halbuki o dakikaya kadar Trabzonspor oyunu dengede tutuyor ve hatta daha da ağır basıyordu..

Eskişehirspor’da orta sahanın ortasında Doğa ile birlikte mücadele eden Bülent Ertuğrul maçın 27. dakikasında sakatlandı ve yerini genç oyuncu Alper’e bıraktı.. Her iki durumda da Doğa ve yanındaki partneri orta sahada oldukça hareketli gözüktü.. Özellikle Trabzonspor’un da 10 kişi kalması ile ileriye doğru daha çok destek verdiler.. Alan savunmasını da son derece başarılı yaptılar..

Defansın ortasında Nadareviç ile El Saka görev aldı.. El Saka’nın zaman zaman yaptığı hatalar göze çarptı.. Nadareviç ise gerek hava toplarındaki hakimiyeti gerekse de kendine güveni ile defansı toparlayan isimdi.. Ancak o da ikinci yarıda baş dönmesi sonucu oyundan çıktı.. Fenerbahçe karşısında ise muhtemelen yerini alacaktır.. Defansın sağında Koray da ileri çıkışları ile etkili olmaya çalıştı.. Galatasaray’a attığı gollerle de ne derece etkili olduğunu daha önce göstermişti..

Eskişehirspor’un hücum yükünü Sezer, Adem Sarı ve Ümit Karan çekti maçta.. Ümit yüzde yüzlük golleri kaçırmasına rağmen defansı sürekli rahatsız etti.. İleride Adem ile birlikte rakip defansı her daim tedirgin ettiler.. Ama asıl önemli oyuncu Sezer idi.. Galatasaray ile Manisaspor arasındaki anlaşmazlık sonucu yolu Eskişehirspor’a düşmüştü.. Eskişehirspor’da da kendini gösterme fırsatı yakaladı.. Topu sürüşü, pasları, top kontrolü ve tekniği ile göz kamaştırdı.. Takımın beyni olduğunu oynadığı futbol ile tüm izleyenlere gösterdi.. Trabzonspor maç boyunca kendisine çok fazla önlem alamadı.. Sezer oyuna ağırlığını koydu ve O’nun ayağından çıkan toplarla takımı pozisyonlara girdi..

Eskişehirspor defansı hava toplarında oldukça etkili.. Fenerbahçe’nin gol bulması için topun mutlaka yere inmesi gerekli.. Topu yerden oynadığında ve defansın arkasına doğru toplar atıldığında pozisyonlar bulunacaktır.. Defansı hava topları ile geçmeyi denerse de etkisi azalacaktır Fenerbahçe’nin.. Bu konuda Özer, Emre ve Alex’e büyük iş düşüyor..

Fenerbahçe’de Guiza bu maçta rakip defansı çok fazla rahatsız etmelidir.. Eskişehirspor Umut’un oyunda olduğu sürelerde defanstan topu uzun oynayarak çıkartmaya çalıştı ve çok hata yaptı.. Ama Trabzonspor 10 kişi kalıp da defans rahatlayınca geriden iyi oyun kurdular..

Bu maçta Ümit Karan’a ve Sezer’e mutlaka yakın oynamak gerekir.. Rakip takımın hücum gücünün çok büyük bir kısmı bu ikilide.. Bu ikiliye kilit vurulursa eğer hücumu daha rahat düşünebilir Fenerbahçeli oyuncular.. Andre Santos’un ve de Gökhan Gönül’ün bu maçta sık sık önlerindeki oyuncuları ileri itmeleri gerekli oyunu rakip sahaya yıkmak için.. Kontra ataklarda da Adem Sarı’nın olduğu tarafta Gökhan Gönül’ün uyanık olması gerekir..

Hafta içinde Rıza Çalımbay ve Ümit Karan’ın Fenerbahçe’yi yenmek için gideceğiz sözlerine bakıp da kimse Eskişehirspor’un atak bir futbol oynayacağını düşünmesin.. Muhtemelen önce gol yememek üzerine kurulacaktır takımları.. Bu aşamada da ilk golün gelmesi çok önemli.. Eğer Fenerbahçe oyuna hızlı girer ve golü de erken bulabilirse oyunu daha rahat bir hale dönüştürme şansı doğacaktır.. Aksi takdirde oyunun ilerleyen dakikalarında stres oluşabilir..

Ayrıca Beşiktaş’tan devre arası gelen Erkan Zengin olsun, Doğa olsun, Alper olsun sert oynayan oyuncular.. Bu oyuncular ile özellikle emre üzerine oynanacağı açık bir şekilde gözüküyor.. Emre bu maçta sinirlerine hakim olmalı ve oyuna katkı sağlamalıdır.. Rakibin yapacağı sertlikleri kendisi cezalandırmaya kalkarsa takıma zarar verebilir.. O yüzden bu maçta mutlaka sinirlerine hakim olmalıdır..

Taraftar bu maçta da son maçlarda olduğu gibi takımı koşulsuz desteklemelidir.. Gol her an gelebilir ve gol gelene kadar da takımı ateşlemeye devam etmelidir.. Son haftalara girilmişken takıma desteğini göstermeli, her koşulda arkasında olduğunu hissettirmelidir.. Bu maçta 12 numaraya da çok büyük iş düşüyor..

28 Nisan 2010 Çarşamba

TV'de haftanın maçları..

28 Nisan Çarşamba
21:45 Barcelona-İnter / Star TV

29 Nisan Perşembe
22:05 Fulham-Hamburg / Euro Futbol
22:05 Liverpool-At.Madrid / Star TV

30 Nisan Cuma
22:00 Auxerre-Marseille / Kanal A

1 Mayıs Cumartesi
14:45 Birmingham-Burnley / Spormax
16:00 Ankaragücü-Trabzonspor / Lig TV
16:30 Schalke 04-W.Bremen / TRT Haber
16:30 B.Münih-Bochum / TRT 3
17:00 Manchester City-Aston Villa / Spormax
19:00 Parma-Roma / NTV Spor
20:00 Fenerbahçe-Eskişehirspor / Lig TV
20:00 Bursaspor-Kayserispor / Salon 1 (201)
20:00 İBB-Galatasaray / Spormax
21:45 PSG-Monaco / (Fransa Lig Kupası Finali)
21:45 Milan-Fiorentina / NTV Spor
23:00 Villareal-Barcelona / NTV

2 Mayıs Pazar
13:00 Saturn-Zenit / Spormax
15:00 Konyaspor-Giresunspor / D Spor
15:00 Ç.Rizespor-Bucaspor / Futbol Smart
15:30 Liverpool-Chelsea / Spormax
16:00 Catania-Juventus / NTV Spor
18:00 Sevilla-Atletico Madrid
18:00 Sunderland-Manchester United / Spormax
18:00 Bordeaux-Toulouse / Kanal A
20:00 Real Madrid-Osasuna / NTV
20:00 Diyarbakırspor-Beşiktaş / Lig TV
21:45 Lazio-İnter / NTV Spor
22:00 Santos-San Andre / Spormax
22:00 Montpellier-Lyon / Kanal A

3 Mayıs Pazartesi
15:30 Wigan-Hull / Spormax
19:00 Blackburn-Arsenal / Spormax
20:00 Karabükspor-Boluspor / D Spor


27 Nisan 2010 Salı

Kardeşlik&Köpeklik!!

Ankaragücü Kulübü Asbaşkanı Ayhan Atalay’ın basına yansıyan açıklamalarından sonra bir göz atayım dedim Türk Dil Kurumu’na ait internet sitesinden iki kelimenin açıklamasına.. Türk Dil Kurumu bu iki sözcüğü bu şekilde açıklamış..

Kardeşlik

1- Kardeş olma durumu, uhuvvet.

2- Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost.

3- Birlik, beraberlik.

Köpeklik

1- Köpekçe davranma, köpek gibi yaltaklanma.


Şimdi bu adamcağızın açıklamaları sizce hangi sınıflandırmaya giriyor?

25 Nisan 2010 Pazar

Maç Öncesi: Kasımpaşa - Fenerbahçe

Yoğunluk nedeni ile bu maç öncesi iki takım karşılaştırmasını yapamadım.. Ama maç konusu açmadan da olmaz dedim.. İleride başlayacak şok pres ile maçın başında erken bir gol bulmak çok önemli.. Eğer erken gol gelirse maç daha rahat bir şekilde gidecektir.. Kazasız belasız atlatılırsa şampiyonluk yolunda çok büyük bir engel ortadan kalkacak ve akşamki maç daha rahat izlenilebilecektir..

22 Nisan 2010 Perşembe

Türkiye'de en iyi başkan Yıldırım Demirören'dir!!

Türkiye’de en iyi başkan Yıldırım Demirören ve en iyi yönetim de Beşiktaş yönetimidir.. Evet evet, yanlış okumadınız, yaptıkları ile belki somut başarılar elde etme konusunda başarıları yeterli görülmeyebilir ama stratejileri ile gerçekten büyük bir liderlik anlayışı göstermişlerdir.. Başka başkan Yıldırım Demirören olmak üzere, yönetim olarak son derece başarılı işlere imza atmışlardır.. Gelin hep beraber bakalım neler yapmış büyük başkan..

Gaziantepspor’un geçen seneki başarısından sonra bu sene şampiyonluğun en güçlü adaylarından birisi olabileceğini önceden sezmiştir.. Bu nedenle de Gaziantepspor’dan Tabata ve İsmail Köybaşı’ya tam 14,5 milyon euro artı Serdar Kurtuluş’u vererek rakip takıma büyük bir güç kaybı yaşatmıştır.. Gaiantepspor bu sene Beşiktaş’ın değil rakibi olmayı, nefesini bile Beşiktaş’ın ensesinde hissettirememiştir..

Geçen sene, takımı, tarihlerinin en iyi Fenerbahçe’si ve Galatasaray’ına karşı şampiyon yapmış Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi hocası Mustafa Denizli’yi takımın başında tutmuş, istikrardan yana olduğunu göstermiştir.. Öyle ki o Mustafa Denizli bu sene Fenerbahçe ve Galatasaray’a yine puan farkı yapmış ve sözleşmesi bu tablo ile beraber 1 sene daha uzatılmıştır..

Ertuğrul Sağlam ile Beşiktaş’ın başarılı olamayacağını görmüştür.. Ancak Ertuğrul’un da becerilerinin farkındadır.. Kendisinin hem rakiplerinden puan koparmaları için, hem de biz olamazsak onlar olsun diyebilmek için Bursaspor’a gitmesini sağlamıştır.. Bu sayede daha önce yataş konularından araları bozuk olan iki kulüp arasında sevgi bağları oluşturmuştur.. Aralarında futbolcu transferleri ile bu bağ iyice pekişmiştir..

Taraftara bu ekonomik krizde Rüştü, Nobre, Yusuf Şimşek gibi rakiplerin elinden çaldığı yıldızlar ile kulüp içerisinde geçirdikleri süreler ile efsaneleşen dünya yıldızları İbrahim Üzülmez, Ekrem Dağ ve Hakan Arıkan gibi önemli isimleri izlettirmiştir.. Ayrıca yurt dışında büyük bir kulübe bedavaya kaptırılan İbrahim Kaş’ı da makul bir ücret ile kiralık olarak geri kazandırmıştır..

Ekonomik krizin etkisinde kalan ve kontör almakta zorlanan taraftarları için de kısa mesaj konusunda son derece başarılı örnekler vermiştir.. Kelimelerin kısaltılması ile daha önceleri 3 mesaj uzunluğundaki mesajlar artık 1 mesaj içine sığdırılabilir olmuştur.. Bu sayede taraftarın parası cebinde kalmış ve bu paralar kulübe gelir olarak geri dönmüştür..

Daha önce “ben kupayı alayım sen de ligi al” gibi centilmenlik anlaşmaları ile Türk futbolunda kurduğu birlik ve beraberliği daha da güçlendirmiştir.. Bu sene de Kadıköy’de Fenerbahçe karşısına 9 defansif oyuncu ile çıkmış, kaleye penaltı vasıtası ile bir şut atıp puan koparamasa da Fenerbahçe’den Vederson’un atılmasına vesile olmuştur.. Puan olarak çelme takamasa da hakemler konusunda tek şut attığı maç üzerinden gündem oluşturmaya çalışıp, daha önce dostluk bağlarının kurulduğu Bursaspor ve Galatasaray’a bu anlamda yardım etmek için elinden geleni yapmaya gayret göstermiştir..

Taraftarı ile arasındaki diyalog süperdir.. Fenerbahçe maçında rakibi kendi sahasına hapseden, şutlarla rakibini döven, 5 topu çizgiden çıkan, 4 penaltısı verilmeyen, rakibine 3 kırmızı kart çıkmayan, 3 golü sayılmayan, 7 atağı ofsayt diye kesilen ve futbolun tüm güzelliklerini sahaya yansıtan takımına maçtan sonra tek kelime etmemiştir.. Maç sonrasında bu mağlubiyetin sebebinin hakem olduğuna karar verip, taraftarlarının bugün yaptığı yürüyüşün mimarı olmuştur..

Sonuç olarak Yıldırım Demirören yaptıkları ve yapacakları ile Beşiktaş’a ve Türk Futbolu’na hizmet etmeye devam edecektir.. Arkasında olan yönetim kurulu ve taraftar desteği ile de kulüp içerisinde rakipsizdir.. Taraftar grupları ile de bütünleşerek, kulübün ve camianın ortak sesi olmuştur.. Taraftarların daha uzun yıllar “ Devam Yıldırım Demirören devam ” tezahüratları ile stadları inleteceğinden hiç şüphemiz yok..

20 Nisan 2010 Salı

Messi&Mourinho




Nasıl ki futbolcular arasında Messi ve diğerleri şeklinde konuşmalar geçiyorsa, teknik direktörler arasında da Mourinho ve diğerleri şeklinde konuşulmalıdır.. Gittiği her takımda istisnasız başarı sağlayan bir isim.. Helal olsun gerçekten.. Barcelona gibi bir takıma karşı 1-0 yenik duruma düşmelerine rağmen 3 gol bulmak her baba yiğidin harcı değil.. Ha deplasmanda ne olur bilinmez.. Barcelona'nın son 15 dakika oynadığı oyun muhtemelen 90 dakikaya yayılacak ama bugün için Mourinho tebrikleri fazlasıyla hak ediyor..

19 Nisan 2010 Pazartesi

Fernando Torres&Fabio Bilica



Bu linkte de Fernando Torres'in hareketi..


Not:Torres bu hareket sonrası kart görmüyor..
Not2: Her şeye rağmen Bilica, Fenerbahçe formasını bana göre hak etmiyor.. Gerek oyunu, gerekse hal ve tavırları ile..

18 Nisan 2010 Pazar

Teşekkürler Fenerbahçe..

Ne zamandır kız kardeşleri böyle bir arada görememiştik.. Beşiktaş’ı ezdiğimiz maç sonrasında ağlayanlar arasında Beşiktaşlılardan çok Galatasaraylıların da olduğunu görüyoruz.. Teşekkür ederiz Fenerbahçe, ne zamandır kız kardeşleri böyle birlik beraberlik içinde görememiştik..

Küçük Mustafa..

Ne kadar da aciz bir adammışsın meğer ki.. Ben seni Fenerbahçe’ye kazandırdığın şampiyonluk sonrası her zaman sempati ile takip ediyordum.. Efendi adamdır, pek bir yamuğu olmaz diye düşünüyordum.. Bugün yayıncı kuruluşa verdiğin röportajı dinlediğimde ne kadar da yanılmışım dedim kendi kendime..

Maçın kaybedilme nedeni hakemmiş.. Yahu sen Mehmet Topuz’un pozisyonunda penaltı + kırmızı kart olsa ne yapacaktın? Onu da anlatsaydın ya kandırabileceğin saf insanlara.. Onu da geçtim, hakeme laf atmadan önce bir aynaya bak.. Büyük bir camianın başında olduğunu söylüyorsun ama sahaya çıkardığın takım kaleci + 8 defansif oyuncu barındırıyor.. Gol umudu rakip sahada faul yaptırıp o topları içeri uzun oynamak..

Yazık sana.. Artık yaşın da ilerlemiş olacak ki, gelecek olan tepkileri kaldıramayacağını görüp, başkanın gibi Fenerbahçe’ye ve galibiyetine çamur atma yöntemini uygun görüyorsun.. Nasıl olsa Fenerbahçe nefreti ile yaşayan bir çok taraftarın sana inanacak.. Aklı başında olan ender taraftarların seni eleştirse de, başkanını eleştirse de hep azınlıkta kalacaklar.. O yüzden gününü gün et.. Geçen sen Fenerbahçe ve Galatasaray’ın aynı anda kötü olması ve Anadolu’dan bir takımın yarışın içinde bu seneki Bursaspor gibi kalamaması sonucu çifte kupa ile sezonu kapadın.. Bu kredi ile daha çok seneler kalırsın Beşiktaş’ın başında.. Büyük başkanın Yldrm Dmrorn ile sana başarılar Küçük Mustafa..

Ahh Beşiktaş vahh Beşiktaş.. ytr yldrm dmrorn ytr!!

Maçı anlatmaya nerden başlasam bilmiyorum.. Bir derbiden çok, sanki düşme potasındaki takıma karşı şampiyonluğa oynayan takımın mücadelesiydi.. Beşiktaş sahaya 4 stoper ( Sivok, Ferrari, Toraman, İbrahim Kaş ), 2 bek ( İbrahim Üzülmez, İsmail ), 2 defansif ön libero ( Ernst,Fink ), bir kanat oyuncusu ( Tello ), bir de forvet ( Bobo ) ile çıktı.. Kaleci ile beraber tam 9 defansif oyuncu.. Mustafa Denizli maç öncesi stratejisini belirlemiş.. “ Biz nasıl olsa bu saatten sonra şampiyon olamayız, ama Fenerbahçe de olamazsa başkanımın yaptığı gibi taraftarı kandırabilirim ” .. Eğer Bobo Beşiktaş’ın maç boyunca kaleye attığı tek şutta golü bulabilse amacına da ulaşmış olacaktı. Ama o şut da Volkan tarafından kurtarılınca geriye tek seçenek kaldı.. O da hakemlere sallamak..

Şimdi eminim ki bütün Beşiktaş medyası, oyuncuları,yöneticileri ve hatta Mustafa Denizli hakem konuşacak.. Çünkü taraftara başka türlü kendilerini affettiremezler.. Koca sezon yapılan bir şey yok.. Sıfıra sıfır elde var sıfır.. Ama büyük başkan Yıldırım Demirören nasıl ki senelerdir Fenerbahçe beraberlikleri ya da alınan tek tük galibiyetlerle taraftarı kandırıyorsa, yine aynısı olacaktır..

Bu maç sonrasında Beşiktaş büyük bir maddi kayba uğradı.. Şampiyonlar Ligi’ne gidilemeyeceği için oradan gelecek para uçtu.. Bir de üstüne Fenerbahçe karşısında alınan beraberliklerde ya da alınan galibiyetlerde bastırılan t-shirtler de satılamayacak.. Yani kısacası bastırılan t-shirtler de elde patladı.. Bu maddi kayıp tabii ki büyük başkan Yıldırım Demirören tarafından karşılanacak ve böylece Beşiktaş’ın büyük başkanına borcu biraz daha fazla büyüyecek..

Buraya kadar Beşiktaş yazdık.. Çünkü sahaya çıkan kadroları gördüğümde daha yazılacak şeyler belliydi.. Eğer Beşiktaş bu maçı 5-0 kazansa ( Böyle bir şey mucize olurdu ama hayatta olama diye bir şey de yok ) bile hemen hemen aynı şeyleri ( CL gelirleri ve t-shiertler hariç) yazacaktım.. Beiktaş bugün bir kez daha amacının şampiyonluk ya da şampiyonlar Ligi’ne katılmak değil, Fenerbahçe’ye çelme takmak olduğunu ispatladı sahaya çıkan kadro ile..

Ve Fenerbahçe.. Beşiktaş’ın bu aciz planını Alex’in daha maçın başında attığı gol ile bitirdi.. Alex daha önce aynı takımda oynadığı Rüştü’nün kalede olduğunu görünce dayanamadı, vurdu.. Vurduğu gibi de Kadıköy’de gol sesi geldi.. Golden sonra da atakları devam etti Fenerbahçe’nin.. Guiza ve Alex %100’lük golleri atsa, Beşiktaş yönetiminin taraftara uydurabileceği bahane bile kalmayacaktı.. Ama Alex ve Guiza düşünmüş olacaklar ki bu başkan Beşiktaş’ın başında ne kadar kalırsa, bizler de o kadar rahat ederiz..

Artık herkesin ezberlediği 11 ile çıktı Fenerbahçe sahaya.. Oyunun da mutlak hakimiydi.. Tek kale maç oynandı ilk yarıda.. Kadıköy’e gelen Anadolu takımları bile bu kadar defansif kadrolar sürmemişti sahaya.. Buna rağmen pozisyonlar buldu Fenerbahçe.. Pozisyon bulurken de rakibine pozisyon vermedi diyeceğim ama düşünüyorum da hangi adamlarla pozisyona girebilirdi ki rakip.. Bastırdı ama 2. gol bir türlü gelmedi.. Sakat Gökhan Gönül’ün mücadelesi, Santos’un şık bilek hareketleri, Alex’in takımı yönetmesi, Emre’nin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, Guiza’nın son derece istekli oluşu.. Ama şanssızlık sonucu tarihi fark olabilecek bir maç daha, 1-0’lık skor ile bitti..

Özer ve Mehmet Topuz asıl mevkileri kanat olmayınca oradan yeterince verim alamıyor Fenerbahçe.. Ancak iki oyuncunun da orta saha özelliklerinin olması sayesinde oyunda mutlak hakimiyet kuruyor.. Taraftarın gazına gelip de tüm takım hücum etmeseler ortada sıçan niteliğinde bir maç sürecekti.. Ancak taraftarın garip bir şekilde önce olmasına rağmen takıma gol attırma isteği ile kontra ataklardan pozisyon verdiler rakibe.. Böyle bir pozisyonda tartışmalı bir penaltı ile rakip maçtaki tek şutunu gönderdi kaleye.. Bu şutta da Volkan kalesinde devleşti ve Fenerbahçe’ye çok önemli puanlar kazandırdı.. Böylece daha önce kaybettirdiği puanların bir kısmını daha telafi etmiş oldu..

Daum’u kurduğu takımdan dolayı tebrik etmek gerek.. Rakibine saygı duyan, ancak sürekli gol arayan bir takım vardı sahada.. Maçın skorunu bilmesek sanki geride olan takım Fenerbahçe diyeceğiz.. Teknik heyet ve oyuncular bu maçı ne kadar istediklerini sahada gösterdiler.. Bu maçı almak için varını yoğunu ortaya koydu hepsi.. Sonunda da yi oynayan, maçı hak eden taraf kazandı..

Fenerbahçe ŞAMPİYON!!

Dün maalesef bulunduğum yerde televizyon olmadığından dolayı maçı izleyemedim.. Maç skorunu öğrendiğimde yaşadığım mutluluk anlatılamaz.. Evet, sponsoru olmadan, taraftarlardan hak ettiği değeri tam anlamıyla göremeden, çoğu zaman üvey evlat muhamelesi yapılan Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımımız final serisinde rakibini 3-0 yenerek şampiyon oldu.. Fenerbahçe’nin bir spor kulübü olduğunu bir kez daha gösterdi.. Bu başarıda katkılarından dolayı başta başkanımız Aziz Yıldırım’a, sonrasında emeği geçen yöneticilerimize, teknik kadromuza ve oyuncularımıza çok teşekkürler.. Emre ve Arslan gibi yürekten Fenerbahçeli oyuncularla gelen bir şampiyonluk.. Emre’nin maç sonrasında “ Bu maçta dizim kopsa yine Fenerbahçem için oynardım ” cümlesini de hayatım boyunca unutmayacağım..

17 Nisan 2010 Cumartesi

Maç Öncesi: Fenerbahçe - Beşiktaş

Bursaspor’un kazanmasının ardından daha büyük bir önem taşımaya başladı Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi.. Özellikle eğer Beşiktaş bu maçta puan kaybederse şampiyonluk yarışından kopacaktır.. Fenerbahçe puan kaybeder ise şampiyonluk yolunda belki de telafi edemeyeceği bir yara alacaktır.. Önümüzdeki hafta Bursaspor’un Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray’a konuk olacağını düşünürsek eğer, bu maçı kazanan takım şampiyonluk yolunda en büyük adımını atacaktır..

Konuk takım Beşiktaş ile başlayalım.. Beşiktaş’ta hafta başında kadronun yarısının sakat olduğu ve sezonu çoğunun kapattıkları haberleri yer aldı basında.. Daha sonrasında sağlık ekibi iyi çalışmış olacak ki sakatlarının birçoğu sağlığına kavuştu ve derbi maça hazır hale geldi.. En az 4 hafta yok denilen Ferrari takımla tüm idmanlara katıldı, Rüştü takım için fedakarlık yaparım diyerek 4 hafta olmayacağı söylense de kaleye geçeceğini söyledi, Nobre yine benzer şekilde iyileşti ve İbrahim Toraman da derbiye hazır duruma getirildi..

Mustafa Denizli derbilerde her zaman sürpriz kadrolar çıkartmayı seven bir teknik adam.. O yüzden hangi 11 ile maça başlayacağını kestirmek güç.. Ama son haftalarda oynayan oyunculara bakarak tahmini bir kadro yazacak olursak, kalede Rüştü oynayacaktır.. Geri dörtlünün sağında İbrahim Kaş, solunda İbrahim Üzülmez, defansın ortasında Sivok-Ferrari ikilisi.. Hemen önlerindeki üçlü Toraman-Ernst-Fink, orta sahanın sağında Holosko, solunda bence bu maçta İsmail Köybaşı tercihi yapacaktır Denizli.. İleri uçta da Bobo..

Beşiktaş’ın öncelikli hedefi taraftar desteği ile son haftalarda sahasında oyuna hızlı başlayan Fenerbahçe’nin önce durdurulması sonrasında ise oyuna girecek oyuncularla gol bularak skor avantajının sağlanması olacaktır.. Oyunun ilerleyen dakikalarında Tello, Serdar Özkan ve Nobre oyuna sokulabilir.. Bir başka alternatif de son zamanlarda sık sık ilk 11 şansı bulan Uğur İnceman.. Eğer ilk dakikalarda bireysel hatalar yapılmaz ise Beşiktaş’ın bu kadro yapısıyla defansı sağlama alacağını söylemek mümkün.. Ancak duran toplarda zaaf yaşadıkları ve duran toplara dikkat etmezlerse böylesine defansif bir takım ile de gol yiyebileceklerini söylemek gerek..

Fenerbahçe’ye gelecek olursak.. Hafta içi oynanan kupa maçında neredeyse as kadro ile çıktı Daum.. Futbolcuların bay geçilen haftada formlarını kaybetmemeleri için güzel bir düşünce idi.. Sakatlığı geçen Guiza bu maçta Gökhan Ünal’ın yerine forma giyecektir.. Yine Gökhan Gönül de ameliyat olmadan önce son maçına çıkacaktır diye tahmin ediyorum.. Eğer Bilica’nın sakatlığı geçmez ise Daum Bekir’e şans verecektir.. Derbi maça Fenerbahçe artık herkesin ezberlediği 11 ile başlayacaktır.. Kalede Volkan, geri dörtlüde Gökhan-Lugano-Bilica-Santos, önlerinde Selçuk-Emre, sağ kanatta Mehmet Topuz ve sol kanatta da Özer Hurmacı.. Hücum gücü ise Alex ve önünde tek forvet olarak Guiza..

Fenerbahçe Bursaspor’un 3 puan alması sonucu maça tempolu başlayarak erken gol bulma düşüncesi ile başlayacaktır.. Şu ana kadar Kadıköy’de oynadığı maçlarda en sağlam defans hattına sahip takım ile karşılaşılacağından gol yollarında problem ortaya çıkabilir.. Eğer Guiza geriden gelen Alex,Özer ve Mehmet Topuz tarafından desteklenmez ise bu savunma arasında kaybolabilir.. En iyi yaptığı iş olan defansın arkasına sarkma konusunda sorun yaşayabilir.. O yüzden mutlaka orta saha elemanlarının oyunun içinde olup, sık sık Guiza’ya yardıma gitmeleri şart..

Bek oyuncularının bu maçta diğer maçlara oranla daha dikkatli olmaları gerekir.. Beşiktaş’ın kanatlarında oynayabilen Holosko, İsmail, Serdar ve Tello süratli adamlar.. Boş alan bulduklarında etkili olabilen isimler.. Bek oyuncuları oyuna katılırken bu isimlere dikkat etmeliler.. Beşiktaş kontrataklar ile gol arayacağından en büyük beklentisi de bu oyuncuların hücuma çıktıklarında boşaltacakları alanlardan gerçekleştirecekleri ataklar.. Aynı zamanda forvette de boş alanları seven Bobo’nun oynayacağını unutmamak gerekir.. Gökhan ve Santos’tan birisi ileri çıktığında diğeri mutlaka defansta kalmalıdır.. Böylece Beşiktaş’ın en büyük kozunu engellemiş olurlar.. Eğer Lugano ve özellikle de Bilica bu hızlı isimlerle birebir yakalanırlarsa tehlikeli pozisyonlar verilebilir..

Bu maçın kilit ismi Fenerbahçe adına bence Emre Belözoğlu’dur.. Orta saha mücadelesi şeklinde geçmesini beklediğim maçta ileride başlatacağı şok pres ve kapacağı toplarla Beşiktaş’ın hata yapma olasılığını arttırabilecek olan isimdir.. İleride O’nun önderliğinde yapılacak olan baskılar sonucu orta saha ve defans adamlarına hata yaptırma şansı oldukça yüksek Fenerbahçe’nin.. Böyle durumlarda Guiza, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin ve Özer Hurmacı da baskıya katılarak Emre’ye destek olabilir.. Alex de arkasında böyle baskı kurularak kapılan topları en iyi değerlendirebilen isim olduğu için Türkiye’de, Fenerbahçe avantaj sağlayabilir..

Fenerbahçe’den de hatırlayacağımız Rüştü’yü bu maçta mağlup edebilmek için Mehmet Topuz’un sık sık uzaktan şut denemesi gerekir.. Rüştü bire birlerde iyi bir kaleci olsa da uzaktan vuruşlarda problem yaşadığı kesin.. Aynı zamanlarda yan top zaafı olan Rüştü ve Beşiktaş savunmasının hata yapması için Gökhan ve Santos’un bindirmelerinde yapacakları ortaların isabet oranı da bu maçın sonucunu etkileyecek bir başka faktördür.. Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz’un içe doğru oynayarak bek oyuncularına alan boşalttıkları anlarda bu oyuncuların kişisel becerileri skorun değişmesinde önemli bir rol oynayabilir diye düşünüyorum..

Belki de bu sezonun en önemli maçına çıkacak olan Fenerbahçe’de tribünler bu derbide de dolacaktır.. Stada gelenlerin de bu maçın öneminin bilincinde olup, takımdaki tüm oyunculara ayrım yapmaksızın destek olmaları şarttır.. Maçta Fenerbahçe’nin 1-0 kazanması bile büyük avantaj sağlayacak ve belki de önümüzdeki hafta Fenerbahçe’ye liderliği getirecektir.. Bu yüzden golün erken gelmemesi ile telaşa kapılıp da protesto etmek takıma büyük zarar verir.. Bu maç Fenerbahçe için değil ama Beşiktaş için son şanstır.. Beşiktaş bu maçı kazanamadığı halde şampiyonluk yarışının dışında kalacaktır.. Taraftar top rakip takım ayağındayken yapacağı ıslık ve yuhalamalarla Emre önderliğinde yapılacak prese çok büyük katkı sağlayacaktır.. Fenerbahçe bu maçı kazanacaksa en büyük katkı da şüphesiz taraftardan gelecektir..

14 Nisan 2010 Çarşamba

Ben futboldaki kupayı kaldıracağım..

Az önce bayanlar voleybol Türkiye Kupası finali sonrası Sarı Melekler kupayı Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar´ın olduğu bölüme getirdiler.. Mehmet Ali Aydınlar başkanımıza buyrun başkanım kupayı siz kaldırın dedi.. Başkan hazır cevap tabii.. " Bu kupayı sen kaldır‚ ben futbolda alacağımız kupayı kaldıracağım "

Oyunculardan sonra başkan da bu sene kupaları alacağımıza nasıl da inandığımızı tüm Türkiye´ye gösterdi..

13 Nisan 2010 Salı

Çok acıttın Alex çoook!! : Manisaspor 1-1 Fenerbahçe

İdeale yakın bir kadro ile çıktı başladı Fenerbahçe maça.. Sakat olan Bilica’nın yerine Bekir, Gökhan Gönül’ün yerine Deniz, Özer’in yerine Vederson ve Guiza’nın yerine de Gökhan Ünal dışında as oyuncular çıktı sahaya ilk 11’de.. Hafta sonu muhtemelen Gökhan Gönül’ün yerine oynayacak isim de belli oldu sayılır.. Dün yazdığım yazıda belirttiğim ve benim için en ideal isimdir dediğim Deniz Barış görev alıcak muhtemelen savunmanın sağında..

Maçın başlamasıyla birlikte Fenerbahçeli oyunculardaki durgunluk açık bir şekilde belli oluyordu.. Taraftar gibi futbolcuların da aklı belli ki hafta sonu oynanacak olan derbide.. O yüzden rölantide başladılar maça.. Rakip Manisaspor da ilk maçın aksine as kadro ile çıktı sahaya.. Belli ki ligde kalacaklarına inanmışlar ya da basından Ömer Üründül tarzı çok bilmişlerin gazına gelip as kadro ile maça çıkmışlardı ve ilk dakikalardan itibaren ileride baskı oluşturmaya çalıştılar.. Fenerbahçe’de Selçuk özellikle ilk yarıda çok durgundu.. Sanki uykudan yeni kalkmış ve maça çıkmış gibi uyuşuk bir şekilde oynuyordu.. Emre de bildiğimiz oyununu sahaya yansıtamadı ilk yarıda.. Çok koşsa da topları olumlu kullanamadı.. Sağda Deniz-Mehmet, solda da Santos-Vederson çok uyumsuz gözüktüler.. Santos-Vederson kanadı daha etkili olur derken sağ kanattan daha çok geldi Fenerbahçe.. Bunda Deniz’in Mehmet Topuz’un arkasından yaptığı bindirmelerin rolü büyüktü..

Gol ise Fenerbahçe’nin sağ kanadından yapılan ortadan geldi.. Deniz sol açık Simpson ile giderken arkadan gelen Momha’yı kontrol edemedi Mehmet Topuz.. Ancak bu golde Mehmet’ten daha çok sol bek Santos ve sol stoper Bekir’in hatası vardı.. Güven’e çok rahat topa vurdurdular.. Volkan da topa hamle yapmakta geç kalınca gol geldi.. Golün de etkisiyle Fenerbahçe şok yaşarken Manisaspor canlandı.. İlk yarı sonuna kadar daha etkili olan takım da Manisaspor idi..

İkinci yarı ise sahada bambaşka bir Fenerbahçe vardı.. Fenerbahçe daha ikinci yarının ilk dakikasından itibaren turu ne kadar çok istediğini sahada gösterdi.. Her alanda rakibine bastı, golü bulmak için ataklar yaptı.. Bir pozisyonda sakatlanan Gökhan Ünal’ın yerde yattığı halde topu taca atmayan Manisasporlu oyuncuya, önce Santos sonrasında da Selçuk’un girişi, seken topa tekrar Santos’un müdahalesi maçın ciddiyetinin farkına vardıklarını gösteriyordu Fenerbahçeli oyuncuların.. Bu pozisyonda Bekir’in takım arkadaşı Santos’a diklenen rakip oyuncunun üzerine gidişi de takımdaki birlikteliği görme açısından bir örnekti.. Sonunda da Alex’in kişisel becerisi ile golü buldu.. Bu golde topu gelişigüzel ortalamayıp, dışarıdan gelen Alex’i gören Selçuk’un da payı büyüktü.. Golden sonra oyunun kontrolü yine Fenerbahçe’de idi ve seyircinin tezahüratları, top çevirirken oley çekmeleri, hafta sonu oynanacak maça göndermeleri ile maç tamamlandı.. Artık gözler sezonun en önemli maçlarından birisi olacak Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine çevrildi..

Bu arada maçın başından beri Manisaspor Televizyonunda maç anlatır gibi maçı sunan spiker ve yorumlayan Ömer Üründül’ün Alex’in golünden sonraki ses tonlarındaki değişim gözlerden kaçmadı.. Demek ki Alex’in vurduğu o dol vuruşu çok acıtmış canlarını.. Herhalde acısını maç sonuna kadar hissetmiş olacaklar ki ses tonlarındaki değişimi dışa vurmadan edemediler.. Manisaspor’un yedek kulübesi ve tribünleri, saha içindeki kabadayıları da golden sonra ağızlarının paylarını aldılar.. Fenerbahçe taraftarının şarkılarını maç sonuna kadar dinlediler.. Ahh Alex ahh, bu kadar da acıtılmaz ki.. Her işin bir yolu yordamı var.. Bir dahaki sefere ümitlendirme düşmanlarınızı, valla sonra öyle bir duruma düşüyorlar ki bu akşamki gibi, biz bile üzülüyoruz..

12 Nisan 2010 Pazartesi

Gökhan Gönül'ün yokluğunda yeni alternatifler..

Fenerbahçe resmi sitesi Kayserispor maçında sakatlanan Gökhan Gönül’ün Beşiktaş maçında oynadıktan sonra ameliyat olacağını ve sezonun kapatacağını duyurdu geçtiğimiz günlerde.. Yani sezonun geri kalan 4 maçında ve Türkiye Kupası finaline çıkıldığı takdirde final maçında Gökhan Gönül sahada olamayacak.. Bu durumda mevcut kadro içerisinden bir alternatif yaratmak gerekiyor.. Bunun için birden çok seçenek mevcut.. Önce bunları sayalım ve sonrasında hangisinin kendimce daha doğu olacağını açıklamaya çalışayım..

1- Gökhan Gönül’ün yerine genç takımdan Okan Alkan’ın kadroda yer bulması.. Bu seçenek bana göre Okan her ne kadar anlatıldığı gibi yetenekli de olsa O’nu daha ortaya çıkmadan bitirir.. Kendisi genç yaşının da verdiği etki ile sezonun geri kalan maçlarındaki stresi kaldıramaz.. Yapacağı bir hata ya da hatalar hem sezonun, hem de kendisinin kaybedilmesine neden olabilir..

2- Gökhan’ın yerine daha önce kendisinin yedeği olan Önder Turacı’nın oynaması.. Önder Turacı, Zico döneminde Gökhan Gönül oynayıncaya kadar bu kadronun sağ beki olarak görev yapıyordu.. Top tekniği çok kötü sayılmasa da hucüma katkıları sınırlıdır.. Ama defansif görevlerinde başarılı bir oyuncudur özellikle sağ bek olarak görev aldığı maçlarda.. Ama sezonun geri kalan bölümünde bir çok maçta skor sıkıntısı çekilebileceği ve bu yüzden kanat akınlarının önemi artacağı için skora da etki etmesi şart gözüküyor..

3- Gökhan Gönül’ün yerine bu sene transfer edilen ve asıl mevkisi stoper olan Bekir’in oynaması.. Önder ile benzer özellikleri olan bir oyuncu Bekir.. Ama tekniği Önder kadar iyi değil.. Ancak savunma özellikleri Önder’e göre çok üst düzeyde.. Stoper oynadığı maçlarda iyi maçlar çıkardı.. Ama sağ kanatta oynadığı maçlarda aksadığı da görüldü.. O da Önder gibi hücuma yeteri kadar destek veremiyor ve ileri çıktığında ortaları çok verimli olmuyor..

4- Gökhan Gönül’ün yerine Daum’un her yerde joker olarak kullandığı Deniz Barış’ın oynaması.. Hatırlayanlarınız olacaktır, Daum’un ilk döneminde Deniz sağ bek olarak oynuyordu bir aralar.. O dönem Fenerbahçe seri galibiyetler alıyor ve Deniz de bunda ileri çıkışları ile katkı sağlıyordu.. Şimdi sağ bekin sakatlanması ile tekrar Daum Deniz’i o bölgeye çekebilir.. Deniz hem savunma özellikleri iyi bir oyuncu, hem ileri geri çalışmayı seven bir oyuncu, hem de çıktığında topları elinden geldiğince iyi kullanan bir oyuncu.. Bence Daum kendisine şans tanırsa yine başarılı olur.. Lille ile Kadıköy’de oynadığımı maçta sol bek olarak ne kadar iyi bir performans gösterdiği de unutulmamalı..

5- Gökhan Gönül’ün yerine Mehmet Topuz’un sağ beke çekilmesi ve önünde Deivid’e şans verilmesi.. Bu durumda sağ bek olarak sıkıntımız dinecektir ancak Emre’ye en büyük yardımlardan birini yapan Mehmet Topuz’un orta sahadan alınıp da defansa çekilmesi bizim orta sahadaki hakimiyetimize zarar verebilir.. Ofansif olarak daha güçlü olsak da orta sahadaki pres gücümüz düşecektir.. Ancak iyi bir alternatif olarak duruyor..

6- Gökhan Gönül’ün yerine Mehmet Topuz’un oynaması.. Bu durumda Mehmet’in önünde Özer, sol tarafta da Vederson kullanılabilir.. Bu şekilde orta sahadaki pres gücümüzü Deivid’in olduğunu varsaydığımız kadroya göre daha az kaybetmiş oluruz.. Vederson ile Santos, Özer ile de Mehmet kanatları iyi kullanabilirler ancak ofansif olarak Vederson Mehmet Topuz’un verdiği katkıyı ne kadar karşılar orası soru işareti olarak kalıyor..

Bence Deniz’in görev yapması uygun olarak duruyor.. İlk seçenek olarak Deniz’i düşünürdüm.. Hem tecrübesi, hem stresi kaldırabilmesi, hem de defansif ve ofansif anlamda katkı sağlayabileceğini düşünmem O’nu ön plana çıkartıyor.. İkinci seçenek olarak ise Vederson’un olduğu kadronun sahaya çıkması daha çok aklıma yatıyor.. Bu şekilde de takımın orta sahadaki hakimiyetinin devam edeceğine inanıyorum.. Sonrasında ise gol aradığımız dakikalarda Deivid’in önde Mehmet’in arkada oynayacağı kadro işimize gelir diye düşünüyorum.. Kararı elbette Daum verecektir.. Umarım Daum’un vereceği karar şampiyonluğun anahtarı olur..

Maç Öncesi: Fenerbahçe - Manisaspor

Yarın finale giden yolda son maça çıkıyor Fenerbahçe.. Finale ilk adımlarımızı 2-0 biten ilk maç sonrasında atılmıştı, bu maçın sonrasında da final sevinci yaşanmak isteniyor.. İlk maçın avantajı da kullanılıp üstüne iyi bir de skor yakalanırsa muhtemelen finalde diğer eşleşmeden gelen ve sezonun ikinci yarısından itibaren iyi bir form grafiği yakalayan Trabzonspor ile çok zevkli bir maç oynanacak..

Hafta sonu Ankaraspor maçı nedeniyle bay geçildi.. Bu yüzden yedek ağırlıklı kadro yerine sağlam oyunculardan kurulu, as takım ile çıkılacağını düşünüyorum.. Benim kendimce düşüncem Beşiktaş maçı ve sonrasındaki maçlar da düşünülerek Gökhan Gönül’ün yerinde Deniz’e şans tanınmasıdır.. Joker görevini bence yine yerine getirir.. Stoperler Lugano ile birlikte Bilica’nın yokluğunda Bekir, solda Santos ve önünde Vederson, ortada Selçuk ve Topuz, sağ açık olarak Özer ile hemen önlerinde Alex ve en uçta da Guiza şeklinde kadro olabilir.. Kalede Volkan bu maçta da oynamalıdır.. Deivid, Gökhan Ünal ve Önder de bu maçta mutlaka ciddi süreler almalıdır..

Rakibin ligdeki durumu göz önüne alındığında yedek ağırlıklı bir kadro ile sahaya çıkabileceğini düşünüyorum.. Nitekim hafta sonu Galatasaray ile hayati bir maça çıkacaklar.. Bu yüzden as oyuncularını dinlendirmeyi düşünebilir rakip takım Manisaspor ki bunda d sonuna kadar haklılar.. Fenerbahçe gibi bir takıma 3-0 gelmek neredeyse imkansızken hafta sonu alabilecekleri 1 puan bile onları ligde tutabilir..

Fenerbahçe açısından umarım kazasız, belasız bir maç olur.. Eğer ilk golü Fenerbahçe erken bulursa zaten oyunun da düşük bir tempoda devam etmesini bekliyorum.. Sonrasında ise hafta sonu oynanacak olan derbi maça çevrilecek gözler.. Sezonun en önemli maçlarından birisi olacak bu maça umarım tam kadro çıkılma şansı yakalanır..

Kuyruk acısı!!

Uzun süredir spor programlarını izlemiyordum.. Gecenin bu saatinde acıkınca, yemek yerken bir yandan da televizyon izleyeyim dedim.. 6 PAS isimli spor programına baktım yemek boyunca.. Turgay Demir denen şahsiyeti de uzun süredir takip etmiyorum.. Nedeni ise kendisinin sürekli olayları Fenerbahçe ve Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’a bağlaması ve saldırmasından dolayı idi.. Bu akşam programda sözü kendisi aldı ve başladı yine saldırmaya..

İlk olarak Fenerbahçe’nin bir dönem Eskişehirspor şampiyonluğa giderken, medya ve diğer kulüpleri ayaklandırıp, Eskişehirspor’un önünü kestiğini iddia etti.. O zamanki kulüp başkanı Türkiye Ligi elden gidiyor, Eskişehirspor’u şampiyon yapmayalım demişmiş.. Sonra olayı bugünlere getirdi.. Aziz Yıldırım basın toplantısı yaptığı için hakemler Fenerbahçe’ye çalışıyormuş.. Hakemler Aziz Yıldırım’ın korkusuna Fenerbahçe’ye puanlar kazandırıyormuş.. Sonra basın toplantısında Galatasaray’ın sahası kapansın denmiş, bu hafta da Fenerbahçe sahası kapatılmalıymış.. Kulüpler Birliği’ne üye kulüplerin başkanları Aziz Yıldırım’ın etkisinde kalıp, Fenerbahçe lehine hakemlerin hata yapmasına olanak hazırlamış.. Aziz Yıldırım ligi istediği gibi yönetiyormuş.. Beşiktaş yönetimi ve Galatasaray yönetimi bu sene hakemler hakkında konuşmamış ama son oynanan Beşiktaş-Trabzonspor maçından sonra Beşiktaş yönetimi canları daha fazla yanmasın, adalet sağlansın diye konuşma gereği duymuş.. Bunun gibi daha birçok şey.. Sonrasında izlemeye de gerek görmedim.. Çünkü benzer suçlamalarına devam edeceği besbelli..

Benim merak ettiğim konu ise bu kuyruk acısının nereden geldiği? Ben Aziz Yıldırım’ın kendisinin canını yaktığını ve unutamayacağı yaralara sebep olduğunu düşünüyordum bu geceye kadar.. Ama bu gece belli oldu ki yara daha çoook eskilerdenmiş.. Acaba hangi dönemde, hangi Fenerbahçeli tarafından onarılamaz yaralar açılmış kendisine? Acaba hangi dönemde kuyruğuna basılmış? Bir insan olarak benzer hastalığa sahip olan Gökmen Özdanak’ın ruh ikizine üzüldüm yine bu gece..

8 Nisan 2010 Perşembe

Nerde kalmıştık??

Avrupa’nın en büyük kupasında 2. olduktan sonra Sarı Melekler Türkiye’ye döndü.. Kaldıkları yerden de devam ediyorlar.. Eczacıbaşı Zenitiva’yı alışılageldik bir skor ile 3-0 yendiler ve finalde Vakıfbank Güneş Sigorta’nın rakibi oldular.. Finali de kazanacaklarından en ufak bir şüphemiz yok..

Maçta Eczacıbaşı öne geçince herhalde spiker de çok sevinmiş olacak ki şaşkınlığından Eczacıbaşı seyirci desteğini de arkasına aldı gibi talihsiz bir cümle kurdu.. Bir söz de TRT’ye.. Maç sonu nasıl gösterilirmiş biraz ders alsınlar.. NTV Spor maç sonu taraftarın Sarı Melekler’e çiçekler vermesini ve beraberce mutluluklarını paylaşmalarını sundu seyircilere.. Son olarak Fenerbahçe Tribün Birliği’nin Mehmet Ali Aydınlar’a yaptıkları ufak jest de çok güzeldi..

7 Nisan 2010 Çarşamba

İnsan mısın? Bence asla!!!

Maçı izledikten sonra acayip derecede gaza gelerek PES başına koştum.. Ama oradaki bile daha gerçekçi.. İnsan mısın? Bence asla.. İnanın Messi’yi alıp Arsenal kadrosuna koysanız dün akşamki maç belki de tam tersi sonuç ile biterdi.. Ben artık bunun insan olduğuna inanmıyorum.. Hileli olarak yapsan bu kadar da olmaz.. Sanki rakiplerinle alay ediyor.. Hele o son gol neydi öyle.. Soğukkanlı hareketler, sonrasında arkadaki rakibini bekle, bir çalım da ona ve kaçınılmaz son.. Messi denen canavarı izledikten sonra futbolda daha ötesi yok diye haykırılır ancak!!

Not: Resim Barcelona resmi sitesinden..

6 Nisan 2010 Salı

Bu maçı tüm Türkiye´ye TEK BÜYÜK olduğunuzu göstermek için kazanın!

Maç satma, şike, teşvik primi, yatma olayları senelerdir konuşulur futbol camiasında.. Her takımın kendi taraftarları rakiplerini suçlar, onların böyle şey yaptıklarını ve yapacaklarını, kendi takımlarının ise asla böyle aşağılık bir harekette ve davada bulunmayacağını savunur.. Hemen her sene benzer muhabbetlerle karşılaşırız.. Bizler de, diğer takım taraftarları da rakiplerinin bu konularda böyle küçük davranışlar sergilediklerini söylerler ve her yerde de bunları savunmaktan geri kalmazlar..

Fenerbahçe forumundaki Sivasspor-Galatasaray maç topiğinde birçok renktaşım Galatasaray kazansın, yoksa Bursaspor’a yatar şeklinde mesajlar göndermişlerdi.. Onlara karşı çıkmıştım maç topiğinde, Galatasaray’ın asla böyle bir olay içine girmeyeceğini, her zaman bizim dik duran rakiplerimizin başında geldiğini savunmuştum.. Onların şampiyonluk yolunda puan kaybetmelerinin bizim işimize geleceğini, Bursaspor ile bizi baş başa bırakmalarının işimizi daha da kolaylaştıracağını savunmuştum.. Sivasspor’un uzatma dakikalarında attığı gol ile beraberlik ile sonuçlanan maç sonucunda eve geldiğimde Fenerbahçe’li bloglarda ve Fenerbahçe forumlarında, Galatasaray’ın belli başlı forumlarından bazı başlıkların linklerini gördüm.. Açıkçası verilen linklere girdiğimde gerçekten çok şaşırdım.. Her zaman rakip takım taraftarları diğerlerini maç satmak ile suçlarken bu kez Galatasaray forumlarında çoğunluk Bursaspor’a yatmaları konusunda hemfikirdi..

Üzülmedim desem yalan olur.. Ama bu üzüntüm Galatasaray maçı Bursaspor’a verir de biz şampiyon olamayız diye değil.. Bu forumda birçok renktaşıma karşı Galatasaray böyle bir şeyi yapmaz diye savunma yaptığım için.. Henüz maç oynanmadı, sonuç da belli değil ve Galatasaray harika bir oyun ile Bursaspor’u farklı yenebilir de, ancak hiçbir sonuç bu akşam Galatasaray forumlarında çoğunluğun düşüncesini unutmamı sağlayamaz..

Bursaspor taraftarı bile eminim Galatasaray’ın maçta yatmasını istemez.. Çünkü Bursaspor geçmiş senelerde Beşiktaş’ın ligin son haftalarında Bursaspor’un rakiplerine maçları bırakmasını hala unutamadılar.. O taraftar her sene tribünlerde Beşiktaş’a olan tepkisini dile getirdi ve senelerdir tüm Türkiye’ye bunu haykırdı..

Bursaspor’un son haftaki rakibi ise Beşiktaş.. Hani şu Bursaspor’un küme düşmesine vesile olan takım.. Hani şu Bursaspor tribünlerinden yıllardır nefret ile, yıllardır yaptıkları o son maçlar ile anılan ve bu leke seneler geçse de üzerlerinden atılamayacak olan takım.. O son maçlar hakkında somut kanıtlar, ses kayıtları ortaya çıkan takım..

Bu hafta ligde bay geçeceğiz ve ertesi hafta bu dillerden dile dolaşan Beşiktaş ile oynayacağız.. Benim ve benim gibi düşünen renktaşlarımın oyuncularımızdan tek isteği Beşiktaş’ı yenerek onları da şampiyonluk yarışı dışına itmek ve Galatasaray forumlarında yaşanan görüntülerin bir benzerini Beşiktaş forumlarında yaşatmak.. Seneler önce yaptıklarını ödemeleri için kendilerine bir fırsat tanımak..

Sonrasında şampiyon Bursaspor mu olmuş, çok da önemli değil.. Seneler geçse de konuşulacak olan Bursaspor’un şampiyonluğundan çok spor kamuoyu tarafından büyük kabul edilen bu iki kulübün taraftarlarının sergiledikleri bu aşağılık tavır ve davranışlar olacak.. Bu iki takım taraftarları bundan böyle ağızlarını açtıklarında karşılarında bu senenin puan tablosu duracak.. Kendileri bile artık büyük sözü geçtiğinde orada duracak, utancından yüzlere bakamayacak..

Çok uzattım farkındayım ve sözlerimi Fenerbahçeliler dışında birçok kişinin anlayamayacağı büyük insan İslam Çupi’nin sözleri ile bitiriyorum.. “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz”

Sivasspor 1-1 Galatasaray

Kadrolar açıklandığımda aklıma gelen ilk şey, eğer ki ilk golü Sivasspor atarsa bu maçı kesinlikle kaybetmeyeceği, Galatasaray atarsa ise kontra ataklarla ilerleyen dakikalarda farkı açma şansının olabileceğiydi.. Galatasaray maça orta sahada tam 4 ön libero ile başladı.. Barış, Sarp, Topal ve Ayhan.. Kalli döneminde zaman zaman ön libero olarak görev alan Sabri, Hakan Balta ve Servet’i, ayrıca Rijkaard’ın antrenmanlarda ön liberoda denediği Neil’i de eklersek sahada 8 tane ön libero olarak görev alabilecek oyuncusu vardı Galatasaray’ın.. Bu defansif oyunculara ek olarak ileride tehlike yaratmaları için de Keita ve Dos Santos vardı.. Keita tek forvet oynarken, Dos Santos da Ayhan’ın soldan yaptığı katkıyı sağdan yapmaya çalışıyordu..

Maç bu sezon izlediğim en kötü lig maçlarından biriydi.. Amatör kümede bile bu şekilde karambol futbol oynanmıyor artık.. İki takım ad orta sahada toplasan 3 pası ardı ardına yapamadılar.. Ön liberoları kullanıp orta sahayı ele geçirmeyi amaçlamış belki de Rijkaard ama bu kadar tek yönlü oyuncuları kullanırsan orta sahayı da bir türlü organize edemiyorsun.. Bence bu maçın kaybedilmesindeki en önemli faktör de Rijkaard’ın korkak futbol anlayışıdır..

Rijkaard’a nedense Fenerbahçe maçlarından sonra bir haller oluyor.. Herhalde diğer takımların da Fenerbahçe kadar üstün olduklarını düşünüyor orta sahada.. Kadıköy’de oynanan maç sonrası çift ön liberodan vazgeçip 3 ön libero ile oynatmaya başlamıştı takımını.. Ali Sami Yen’de oynanan maç sonrası da 4 ön libero ile ilginç bir şekilde takımını sahaya sürdü.. Eğer Sivasspor’un golü gelmese oyuna Gökhan Zan’ı da sokacaktı ki muhtemelen Dos Santos’u çıkartacaktı..

Sivasspor bu futbolla devam ederse ligde kalması mucizelere bağlı.. Tamam, mücadele etmeye çalışıyorlar ama Galatasaray’ın hücum gücü biraz becerikli olsa bu maçtan puan almaları çok zordu.. Bundan sonraki haftalar kümede kalmak istiyorlarsa mücadele gücünün yanına, savunmada dikkatli oynamayı ve hücum gücünü de eklemek zorundalar.. Yoksa işleri gerçekten çok zor..

Galatasaray’a gelince.. Bu beraberlik ile Bursaspor’un 7, Fenerbahçe’nin 4, Beşiktaş’ın ise 2 puan gerisine düştüler.. Artık puan kaybetme lüksü kalmadı eğer şampiyonluk hedefleniyorsa.. Her ne kadar Galatasaray forumlarında çoluk-çocuk yaştakilerin, Galatasaray’ın büyük bir takım olduğunu kavrayamamış, Fenerbahçe nefreti kendi kulüp sevgisinin önüne geçmiş insanlar artık Diyarbakırspor’a yatalım Sivasspor düşsün, Bursaspor’a yatalım da Fenerbahçe şampiyon olamasın şeklinde görüşlerine sık sık rastlanılsa da bence özellikle Şampiyonlar Ligi için hala şansı yüksek Galatasaray’ın.. Evinde Bursaspor ile oynayacak ve derbi maçı kalmadı.. Bursaspor ile Beşiktaş da son hafta oynayacak.. 2 hafta sonra Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi var.. Daha 18 puan var takımların alabileceği.. O yüzden ona yatalım, buna satalım düşünceleri bana saçma geliyor..

Edit: Maalesef çoğu Galatasaray forumlarında Bursaspor'a yatalım başlıklarını gördüm ve ayrıca başlıklarda yazılan mesajların sadece çocuk yaşlardaki kişiler tarafından değil, koca koca adamlarca da yazıldığına şahit oldum.. İlginç gerçekten :/

5 Nisan 2010 Pazartesi

Biz ağlarız hepinizin yerine..

Sizler dökmeyin göz yaşı.. Sizler o kupayı hak etmiştiniz.. Sizler bu kulübe tarihinin en büyük başarısını yaşattınız.. Sizler armanın gurur oldunuz.. Voleybolu bizlere tanıttınız, sevdirdiniz.. Sizin her sayınızda milyonları ayağa kaldırdınız.. Sayı verdiğimizde verilen sayıdan çok yüzünüzdeki mutsuzluğu görünce üzüldük ekran başında.. Ama şu son maçta akıttığınız göz yaşları ile milyonları ağlattınız.. Siz o forma için ter döktünüz, savaştınız, o formanın hakkını sonuna kadar verdiniz.. Eğer ağlayacak olan birileri var ise kesinlikle siz değilsiniz.. İyi günde olduğu gibi tek yenilginizde de sizin yanınızdayız.. Eğer ağlayacaksak biz ağlarız, sizin gözlerinizden o yaşlar akmasın bir daha.. Biz ağlarız hepinizin yerine..

Fenerbahçe 2-0 Kayserispor

“Bizler inandık siz de inanın” pankartıyla çıktı Fenerbahçe sahaya.. Maçın henüz ilk dakikalarından itibaren pankartta yazılana ne kadar da sadık olduklarını ispat edercesine mücadele ettiler.. Karşılarındaki rakip ligin en iyi savuma yapan takımlarından Kayserispor ama 10 dakika içinde birden çok gol atabilirdi rakibine Fenerbahçe..

Maça son derece hızlı girildi.. Geçen hafta alınan Galatasaray galibiyeti ile hem oyuncular, hem taraftar havaya girmişti belli ki.. Ardı ardına gelen ataklar, tam saha uygulanan pres, uzaktan şut denemeleri, geriye takım halinde dönme ve hücuma toplu halde çıkma ne ararsan vardı sahada.. Uzun zamandır Fenerbahçe’nin oyunu bu kadar zevk vermemişti bana.. İlk yarıdaki Gençlerbirliği maçına benzer bir futbol vardı sahada..

Maç öncesi yazımda yazdığım gibi golün gelmesi için kanatlara mutlaka beklerden destek gelmeliydi.. Nitekim maç içinde Gökhan Gönül ile Santos’un birçok bindirmesini gördük.. Takım halinde hücum etti Fenerbahçe.. Guiza sakatlanarak çıkana kadar da gol gelebilirdi ama kısmet Gökhan Ünal’a imiş.. Manisaspor karşısında uzatmanın son dakikasında attığı gol çok değerli idi.. Şimdi de bu maçta kilidi açan isim oldu.. Böyle alternatifli kadron olursa ligde daha rahat edersin.. Sakatlıkların çok olduğu şubat ayında eğer iki kanat oyuncusu takımda olsaydı şu anda puan durumunda çok daha avantajlı olunabilirdi..

Maçın adamı Alex diyebiliriz.. Eğer biraz daha şanslı olsa gollerini de atacaktı.. Dün sahada yine 2 asist ve yaptığı hareketlerle göz doldurdu.. O’nun oyununu izlemek zevk veriyor.. O’nun ayağından çıkan her top tehlikeye dönüşüyor.. İyi ki yollarımız kesişmiş de futbolun güzelliklerini yaşama fırsatını sık sık görebiliyoruz.. Umarım en az 3-4 sene daha bu takımda kalır.. Profesyonelliği ile takıma katacağı daha çok şey var..

Geçen haftaya göre tek değişiklik Vederson-Emre değişikliği idi.. Topuz tekrar sağa, Özer sola ve Emre orta sahaya geçmişti.. Böyle bir orta saha kurgusuna moralli ve formda bir Selçuk da eklenince rakibini adeta sahasına hapsetti Fenerbahçe.. İkinci yarının son dakikalarında Troisi’nin şutu dışında yere yatmadı Volkan.. Bu takım 6 maçtır gol yemiyor ve bunda Lugano’nun katkısı şüphesiz en büyük olanı ancak orta sahada Topuz,Emre ve çok koşan Özer ile defansif ön libero olarak görev alan Deniz/Selçuk/Baroni’nin katkıları azımsanmayacak derecede.. Dün ilk gol sonrası 4 oyuncunun aynı anda presi vardı ki inanın golden daha çok zevk aldım o pozisyonda.. Emre olsun, Mehmet Topuz olsun, Selçuk olsun her topa gittiler, her tekmeye kafalarını uzattılar korkusuzca ve biz bu maçı istiyoruz mesajını izleyen herkese açık ve net olarak gösterdiler..

Oyuna sonradan giren Gökhan Ünal’ın gol vuruşu çok klas idi..1. sınıf golcü vuruşu yaptı.. Ancak maç içerisinde biraz durgun.. Ben kendisinden rakip defansa daha fazla baskı yapmasını ve geriden gelenlere daha çok pozisyon hazırlamasını beklerdim ama sanırım maç eksikliği olmasından dolayı bu konularda problem yaşıyor.. Yine de Semih’in halini gördükçe ileride Gökhan Ünal’ı izlemeye tercih ederim.. Kötü oynasa bile defansın arkasına koşuları, hızı ve hava toplarındaki hakimiyeti ile Semih’e göre her zaman tercih edilmelidir..

Özer ise sakatlık sonrası çok koşmasına ve çalışmasına rağmen bir türlü kendine gelemedi.. İleride pozisyon yaratırken mutlaka O’nun son paslarının da bu organizasyonlarda olması gerekir.. Eğer O da katkı vermeye başlarsa Alex’in yükü azalacak ve daha rahat olacaktır maç içerisinde..

3 Nisan 2010 Cumartesi

Ağlatırsınız siz adamı..

Futboldaki Sevilla maçından sonra hiçbir maç beni bu kadar heyecanlandırmamıştı.. Bir bayan voleybol maçını oturup baştan sonuna izleyeceğimi de düşünmezdim 2 sene öncesine kadar.. Ama bu Sarı Melekler öyle güzel veriyorlar ki armanın hakkını, gururlanarak izlememek elde değil.. Yerimde duramadım maç boyunca.. Bin bir çeşit totem yaptım.. İşe de yaradı.. Sonunda Sarı Melekler finale yükseldi.. Maç sonrasında Kaptan Çiğdem’in açıklamalarında ise gözyaşlarımı tutamadım.. “ Taraftarlarımızı bu kadar heyecanlandırdığımız için özür diliyorum, biz onlara 3-0’lık maçları alıştırmıştık ”