Maçın başlamasıyla birlikte oyu beklenildiği gibi gelişti.. Bir tarafta Ernst ve Fink diğer tarafta ise Mehmet Topal ve Barış Özbek orta sahanın koruyucuları olunca, oyun orta saha mücadelesi şeklinde sürdü.. Beşiktaş'ın maça daha çok ihtiyacı olduğundan dolayı daha istekli başladı maça ancak yaratıcı bir orta saha oyuncusunun olmaması yüzünden son paslarda istenileni yapmakta başarılı olamadı.. Nobre ve Holosko istedikleri toplarla bir türlü buluşamadı.. Tehlikeli atakların hemen hepsi duran toplardan geldi.. İlk 20 dakika böyle geçilirken 20. ve 30. dakikalar arasını Beşiktaş dinlenerek, Galatasaray ise üzerindeki baskıyı kırarak değerlendirdi.. Elano'nun Mehmet Topal'dan biraz uzaklaşarak ileriye doğru hamle yapması, Beşiktaş orta sahasının maçın başındaki agresifliğini kaybetmesi ve geriye çekilmesi, Arda'nın ileride topa sahip olup geriden gelen arkadaşlarına servis yapması bu 10 dakikanın sebebiydi.. Ancak ileride bitirici bir oyuncunun eksikliğini eken Galatasaray golü bulamadı baskılı oynadığı bu dakikalarda.. Rüştü'nün kurtarışlarını da es geçmemek lazım tabii.. Bu 10 dakikalık süreyi dinlenerek geçiren Beşiktaş ilk yarının son 15 dakikasında yine rakip kaleye yüklendi.. Nobre ve Holosko ile etkili olduğu pozisyonlar da buldu ancak biraz şanssızlık biraz Leo Franco'nun gününde olması, biraz da beceriksizlik yüzünden gole ulaşamadı.. Beşiktaş'ın bu kadar etkili gelmesinde Galatasaray'ın sağ beki Uğur'un kötü gününde olması da önemli faktördü.. Ekrem neredeyse her pozisyonda Uğur'a üstünlük sağladı.. Uğur sanırım geçirdiği ağır sakatlığın da etkisiyle oldukça ağır kaldı.. Topları istediği gibi uzaklaştıramadı ve bir çok hata yaparak ilk yarının sonunda Beşiktaş baskısına sebep oldu.. Ancak yakalanan fırsatlar değerlendirilemeyince ilk yarı 0-0'lık eşitlikle sona erdi..
İkinci yarıya çıkılırken oyuncu değişikliği yoktu her iki takımda da.. Mustafa Denizli de Frank Rijkaard da risk almak istemedi ikinci yarıya çıkarken.. Ben Rijkaard'tan Caner-Jo değişikliği, Mustafa Denizli'den ise Ekrem-Yusuf, Tello-Bobo değişiklikleri beklemiştim.. Ama iki teknik adam da riski göze almadı.. İkinci yarı oyunun temposunun biraz daha yükselmesinden başka değişen çok şey yoktu ilk yarıya göre.. İki takım da duran toplarla etkili oluyor, Galatasaray bunlara ek olarak Keita'nın bireysel yetenekleri ile de rakip takıma zor anlar yaşatıyordu.. Oyunun 60. dakikasında Mustafa Denizli oyuna müdahale etti.. Benim beklentilerimin aksine Tello ve Ekrem ikilisi sahada kalırken, Nobre-Holosko ikilisi yerlerini Bobo-Nihat ikilisine bıraktı.. Denizli oyunu çevirmek için risk almadı.. Galatasaray defansını Nobre ve Holosko ile yorup, bitiricilik bakımından daha meziyetli Bobo ve Nihat ile rakibini yıkmak istedi.. Bobo girdikten sonra Galatasaray savunmasını rahatsız etse de çok etkili olamadı.. Nihat'ın ise sahada varlığı ile yokluğu belli olmuyordu.. Denizli'nin bu değişikliklerine Rijkaard ise ikinci yarının başında yapmasını beklediğim hamle ile beklediğimden yaklaşık 20 dakika sonra karşılık veriyordu.. Caner'i çıkartıp Arda'yı etkili olduğu sol kanada, Jo'yu da ileri uca yerleştiriyordu.. Jo'nun girmesi takımdaki taşların yerine oturması için çok önemliydi Galatasaray'da.. Arda kendi yerine döndüğünde oldukça etkili olabiliyor.. İleride oynadığında ise her ne kadar top tutup arkadaşlarına servis yapma yeteneğine sahip olsa da rakibin kucağında olduğundan fazla etkili olamıyor.. Taşların yerine oturmasından sonra Galatasaray oyuna biraz daha ağırlığını koymaya başladı..
Maçın 68. dakikasında Sivok'un büyük hatasında araya giren Arda takımını deplasmanda öne geçiren golü kaydetti.. Sivok'un burada topu anında uzaklaştırmak yerine kontrol etme çabası Beşiktaş'a pahalıya patladı.. Arda'nın fırsatçılığını da unutmamak lazım bu pozisyonda.. Golden sonra sakatlanan Arda yerini Dos Santos'a bıraktı.. Dos Santos da geldiği günden beridir sürdürdüğü silik oyunlarına bir yenisini daha ekledi.. Aslında oyuna girdiğinde tam da kendisine uygun bir ortam vardı sahada.. Takımı 1-0 önde ve karşısında sürekli yüklenen ve geride açıklar veren bir Beşiktaş vardı.. Ama böylesine bir fırsatı da değerlendiremedi Meksikalı oyuncu ve hakkındaki eleştirileri bir kez daha haklı çıkardı..
Mustafa Denizli 75. dakikada son kozunu oynadı ve Ekrem'in yerine Yusuf'u oyuna aldı.. Yusuf girdikten sonra Keita'nın yorulması, Uğur'un da gününde olmaması nedeniyle, bildiğimiz özelliklerini kullanma fırsatı yakaladı.. Her pozisyonda rakibini geçip tehlikeli ataklar yarattı sol kanattan.. Rijkaard ise 81. dakikada Elano'nun erine Mustafa Sarp'ı alarak skoru korumak istedi.. Bana göre yanlış bir tercihti.. Bu değişikli yerine daha öncesinde Barış-Ayhan değişikliği yaparak topun kendi takımında kalmasını ve tempoyu ayarlamasını sağlayabilirdi.. Barış sahada elinden geleni yapmaya çalışıyor ama çok fazla top kaybı yapıyor.. Kaptırdığı toplar savunmaya zor anlar yaşatıyor.. Takımı atağa çıkacakken geri dönmek zorunda kalıyor ve oldukça fazla efor sarfediyor ve güç kaybediyor.. Beşiktaş maç başından beri aradığı gölü bir uran topta karambolden buldu.. Zaten bu oyun düzeni ve oyuncu tercihleri ile oyun sabaha kadar oynansa daha farklı bir şekilde gol bulması zordu Beşiktaş'ın.. 82 dakikada ceza sahasına kullanılan Serbest vuruşta topu önünde bulan Sivok topu Leo Franconun bacakları arasından ağlara gönderdi.. Böylece takımına yedirdiği ilk golün de özrünü dilemiş oldu.. Golden sonra Beşiktaş baskı kurup gol aramaya çalışsa da etkili olamadı.. 81. dakikadan sonra 3 ön libero oynayan, sağ tarafta Keita'sı yorulan ve sol tarafta bitik bir Dos Santos'a sahip olan Galatasaray'ın yalnızca Jo ile golü bulması da zordu.. Maç çok tehlikeli pozisyonlar olmadan 1-1'lik eşitlikle sona erdi ve iki takım da birer puana razı oldu.. Belki oyunun son 8 dakikasına 1-0 üstünlükle girmeseydi bu skor Galatasaraylıları sevindirebilirdi ancak üstünlüğün korunamaması onları da üzdü.. Beşiktaş ise eline geçen bir fırsatı daha değerlendirememiş oldu.. Geçen hafta Gaziantep'te bırakılan 3 puandan sonra bu hafta da kendi evinde 2 puan daha bıraktı ve şampiyonluk yarışında büyük bir yara aldı..
Maçtan aklımda kalanları da paylaşmak isterim..
Arda eğer Avrupa'nın büyük takımlarında oynamak istiyorsa bu futbolunun üzerine koyması şart.. Tamam bu saatten sonra hız konusunda bir şey yapamaz ama şutları gerçekten çok zayıf.. Maçta bir çok pozisyonda uygun durumda olmasına rağmen kendine güvenip de şut atamadı..
İki takımda da yaratıcı oyuncu eksikliği göze çarptı.. Galatasaray'da Mehmet Topal-Barış Özbek Beşiktaş'ta ise Ernst-Fink ikilisi çok defansif kalıyor.. Misal Fenerbahçe'deki Emre olsa her iki takım da en az bir kademe atlar.. Galatasaray Dos Santos transferi yerine oyunu çift yönlü oynayabilen bir orta saha transfer etseydi çok daha akıllıca bir iş yapmış olurdu.. Beşiktaş ise bundan sonra oynayacağı maçlarda mutlaka Tabata-Yusuf ikilisinden birisini sahada tutmalı.. Yoksa mevcut kadro ile pozisyon bulma sıkıntısı çekmeye devam ederler..
Galatasaray'ın Sabri'yi arayacağı hiç aklıma gelmezdi.. Ama dün resmen eksikliği hissedildi.. Uğur sağ tarafta ofansif açıdan oldukça eksik, bu maçta defansif olarak da sırıttı.. Uğur böyle oynamaya devam ederse Sabri formasını döner dönmez alır..
Son olarak maçın hakemi Fırat Aydınus bana göre mükemmele yakın bir maç yönetti.. Bir-iki ufak hata dışında kararları doğruydu.. Oyunun hakimiydi ve her pozisyonu yakından takip etti.. Oyuncularla arasındaki bağı çok iyi kurdu.. Bana göre şu anda ligin en formda hakemi..
Bu maç hakkındaki en doğru bulduğum yorumu bir Fenerbahçe'linin yazacağını hiç düşünmezdim. İki takımın da artılarını ve eksilerini, maçın gidişatını çok iyi aktarmışsınız. Bir GS taraftarı olarak teşekkür ediyorum, yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim.
YanıtlaSilSaygılar.