14 Mayıs 2010 Cuma

Maç Öncesi: Fenerbahçe - Trabzonspor

Sezonun son maçına gelindi.. Bütün bir yıl boyunca yapılan çalışmaların, verilen emeklerin karşılığının alınması gereken bir maç.. Çekilen sıkıntıların, gösterilen çabanın, harcanan imkanların değer bulması gereken maç.. Ölüm kalım maçı denilen cinsten bir maç.. Var olma mücadelesi, özverilerin taçlandırılması gereken maç.. Son doksan dakika.. Bundan da ötesi yok..

Fenerbahçe bu sezonun en önemli maçına çıkıyor.. Rakip kupada finalde kaybedilen Trabzonspor.. Rakip 11 gün önce 3-1 gibi bir skor ile kaybedilen Trabzonspor.. Rakip seneler öncesinin intikamı ile yanıp tutuşan Trabzonspor.. Rakip bazı kesimlerce başkanının son lig maçı sonrasında bir kameramana dalga amaçlı söylenen sözler sonrası maça asılmaz diyerek gaza getirilen Trabzonspor..

Rakip takımda Şenol Güneş’in bu maça da kupa maçı ilk 11’i ile çıkması beklenebilir.. Bence eğer sürpriz isimler olacaksa bunlardan ilki son haftada gol atan Giray olabilir.. Hocası kendisine attığı golden ötürü jest yapıp sağ beke kendisini koyabilir.. Böylece Serkan Balcı’nın da enerjisini orta sahada kullanabilir.. 2. sürpriz isim genelde büyük takımlarla deplasmanlarda oynadıkları maçlarda kullandığı Ceyhun.. Orta sahada fizik gücünden yararlanabilir.. 3. sürpriz isim ise son maçta sahalara dönen ve attığı paslarla sakatlığını atlattığını kanıtlayan Yatara olabilir..

Kupa maçında oynanan oyunu gördüğümüzde Trabzonspor ayağına top verilirse oynayabilen bir takım.. Sezonun 2. yarısında Şenol Güneş’in de katkısı ile ayağa top oynuyorlar.. Orta sahada görev alan isimler ayaklarında top olduğunda etkili olabilen isimler.. Ancak topsuz oyunda ekstra işler yapan isimler de yok kadrolarında.. Alan savunması yapıp, top kapıldığında da ayağa paslarla rakibin üzerine gidiyorlar.. Defansta Song-Egemen ikilisi sert savunma yapıyorlar ve rakip forvetleri etkisiz hale getirebiliyorlar.. Sağ ve sol bek olarak görev yapan Serkan Balcı ve Cale de hücumlarda savunmadan atağa destek veriyorlar.. Umut ise ileride yaptığı pres ile rakibin defanstan kontrollü çıkmasına engel oluyor.. Orta sahada Alanzinho,Engin ve de Colman teknik olarak üst düzey oyuncular.. Umut’u besliyorlar ama topsuz oyunda savunma açısından zaafları olduğunu söyleyebiliriz.. İlk maçta Alanzinho çok tehlikeli olmuştu.. Orta sahada geniş boşluklar bulmuş ve bu boşlukları çok iyi kullanmıştı..

Gelelim Fenerbahçe’ye.. Bu maçta rakibini oynatmaması gerekli Fenerbahçe’nin.. Topu mümkün olduğunca ayağında tutmalı ev sahibi takım.. Kupa maçında yaptığı gibi rakibin oynamasına izin verilmemeli.. İleriden Guiza ile başlayan, orta sahada Mehmet,Emre,Selçuk ve Özer ile de devam eden bir pres gücü olmalı.. Daha ilk dakikadan rakibe bu maçı biz çok daha fazla istiyoruz mesajı verilmeli.. Rakip kendi sahasından çıkartılmamalı.. Bunun için de yeri geldiğinde Gökhan ve Santos (Vederson) da bu prese dahil olmalı..

Bu maçta duran toplar oldukça önemli.. Fenerbahçe de duran toplarda etkili bir takım Trabzonspor da.. Alex’in bu maçta mutlaka rahat oynaması sağlanmalı.. Bunun için de Özer ve Emre diğer maçlara göre daha fazla sorumluluk almalı.. Alex’in oyun kurmadaki görevini paylaşmalı ve Alex’i daha ileriye taşımalı bu ikili.. Kupa maçında akıl dolu bir gol atmıştı Alex.. Aynı şekilde bu maçta da en büyük silah olarak kendisi gözüküyor.. Gerek kullanacağı serbest vuruş ve kornerlerle gerekse rakip savunmanın arkasına atacağı ara paslarla.. Guiza’nın da bu maça hayatının en önemli maçı gibi görmesi gerekli.. Eğer ilk geldiğinde rakip savunmalara uyguladığı presi uygulayabilirse arkadan gelen arkadaşlarını oldukça rahatlatacaktır..

Maçın hakemi Yunus Yıldırım.. Kendisi sertliğe prim tanıyan, kolay kolay penaltı çalmayan ve mecbur kalmadıkça da kartlarını kullanmayan bir hakem.. Bu maçta Fenerbahçe’li oyunculara yapılabilecek faulleri diğer hakemler rahat çalabilecekken, kendisi bir çok pozisyonu devam ettirebilir.. Böyle bir durumda sarı lacivertli oyuncuların aynı şekilde hırslı ve arzulu olması gereklidir.. En az rakip kadar toplara müdahale edip, en az onlar kadar rakibi ısırmalıdır..

Bu maç Mehmet Topuz ve Özer’in maça katkıları oldukça önemlidir.. Rakip Alex ve Guiza’ya önlem alırken, bu isimler daha rahat oynama imkanına sahip olabilirler.. Daha önce şampiyonluk yaşamamış bu isimlerin baskıyı kaldırabilmeleri oldukça önemli.. İkisi de geldikleri takımlarda lider oyunculardı.. Fenerbahçe’de ise takım oyuncusu görüntüsündeler.. Bu maçta takım oyununun yanı sıra liderlik görevlerini de hatırlamaları gerek.. Orta saha hakimiyetinin çok önemli olduğu bu maçta, rakibe karşı üstünlük kurmada ikisinin katkısı ibreyi Fenerbahçe’ye doğru yöneltecektir..

Maç dolu tribünler önünde oynanacak.. 12 numaraya en çok görev düşecek maç.. Bu maçta rakip takım topa sahip olduğunda stadın ıslıklar ve uğultularla yıkılması gerekir.. Rakip topla oynatılmamalı.. Bir an önce takımla birlikte tribünler de rakibin üzerine çökmeli.. Rakip topa sahipken tezahürat yapmanın bir anlamı olmaz bu maçta.. Rakibi mutlaka sindirmeli tribünler.. Oradan çıkamayacakları izlenimini her saniye vermeliler.. Böyle bir maçta golün gelmesi gecikebilir.. Tribünlerin sabırlı olup, maçın son dakikası bile olsa takımını desteklemesi şart.. Bu maçta oyuncular için taraftarın arkalarında olduğunu bilmek de çok önemli.. Bu açıdan kendi oyuncusuna asla olumsuz bir tepki gösterilmemeli.. Herkese destek olunup, sahada olanlar yüreklendirilmeli.. Bu maçı Fenerbahçe taraftarı ile 12 kişi oynamalı ve sonunda hak ettiği kupayı kaldırmalı..

10 Mayıs 2010 Pazartesi

ADAMLIK!!

Adamlık ekmek yediğin yere laf atmak, çirkeflik yapmak değildir.. Dün saha içinde yaptıkların karakterin hakkında zaten daha önce oluşmuş şüpheleri doğruladı.. Sonrasında özür dilemen gerekirken zeytinyağı gibi yukarı çıkma çabaların ise seviyeni gözler önüne koydu.. Utanmadan hakemi eleştirmeye çalıştın.. Maçta ismini ağzına almamaya özen gösterdiğin rakibin FENERBAHÇE seni madara etti, 3-0 olana kadar pozisyon bile bulamadın.. Çıktın maç sonrasında haklıyım dedin.. Beyefendi insan Aykut Kocaman’ı kastederek ben Fenerbahçe maçlarında ellerini bağlayıp da oturmam, çıkar sahaya ekmek yediğim yer için çalışırım dedin.. Aykut Kocaman’a laf sokmak derdine girdin.. O laf sokmya çalıştığın Aykut Kocaman kadar Fenerbahçe karşısında mücadele göstersin takımların, O’nun takımları kadar Fenerbahçe’den puan al da sonra çık konuş.. Yaptığın terbiyesizlikler yetmiyormuş gibi bir de Aykut Kocaman gibi bir ADAMA laf söyleme derdine girme! Sen önce sana oturman için verilen villayı nasıl 3-5 kuruş fazla kazanırım derdi ile sattığını, sonrasında da Aziz Yıldırım tarafından nasıl kovulduğunu anlat..

9 Mayıs 2010 Pazar

Ankaragücü 0 - 3 Fenerbahçe

Maç öncesi yazımda Fenerbahçe’nin topa daha fazla sahip olması gerektiğini, top Fenerbahçe’de kaldığı sürece avantajın Fenerbahçe’de olacağını belirtmiştim.. Ankaragücü oyuncuları kendilerine oynama şansı verildiğinde oynayan isimler.. Ama karşılarında güçlü bir Fenerbahçe bulunca istedikleri oyunu bir türlü ortaya koyamadılar.. Bunda Fenerbahçe orta sahasında oynayan oyuncuların rakibe yaptığı pres ve ayağa toplarla oynamalarının etkileri büyüktü..

İlk golün sahibi Mehmet Topuz’dan başlayalım.. Son haftalardaki çıkışını sürdürdü.. İlk yarıda sahanın en iyisiydi.. Attığı gol uzun süredir çabalamasının, çok çalışmasının bir hediyesiydi.. İnanılmaz koştu, pres yaptı, top çaldı, topla takımı ileri taşıdı.. Bir sağ kanatta bir sol kanatta.. Her yere gitti, her yere bastı.. Helal olsun.. Bu kadar yürekten oynadığı için ne kadar övgü dolu sözler kullanılsa azdır..

Emre de Alex’in markaj altında kalması sonucu orta sahada topu dağıtan isim görevini başarıyla yerine getirdi.. Defanstan her topu aldı ve hücuma çıkan arkadaşlarına dağıttı.. Her yere yetişmeye çalıştı.. Sahaya yüreğini ortaya koyanlardandı.. İkinci golün asistini yaparak da maça henüz 2. yarının başında noktayı koydu..

Alex De Souza.. Kaptan yine yaptığı asist ile kilidi çözen adamdı.. Sahada yoğun markaj altında olmasına rağmen duran toptan da olsa yine asistini yaptı.. İlk dakikalarda top ayağına tam olarak otursa golünü de ekleyecekti istatistiklerine.. Sahada duruşu ile bile takıma güven veriyor.. Hürriyet gibi bir kasabın tekmelerine iyi dayandı ama sanırım kasap amacına ulaştı ve kaptan sahaya ikinci yarıda çıkamadı.. Umarım önemli bir sakatlığı yoktur..

Fenerbahçe defansı son dönemlerdeki uyumunu bu maçta da gösterdi.. Geri dörtlü ve önlerinde oynayan Selçuk rakibe pozisyon bile vermedi maçın kopma anı olan 3-0’a kadar.. Sonrasında bile gol yememek için gösterdikleri hırs, istek ve arzular da izleyen Fenerbahçelileri eminim oldukça mutlu etmiştir..

Bazı kesimler beğenmese de ikinci yarı oyuna Baroni’nin girmesi ile takımın ne kadar soğukkanlı ve ayağa oynadığını görmüşlerdir umarım.. Adam ayağa pası harika yapıyor.. Girdi takımı rahatlattı.. Topu bir sağ kanada, bir sol kanada çevirdi.. Ankaragücü pres yapsa da topu kapmalarına imkan vermedi.. Yanında Selçuk ve Emre de olunca tekniği ön plana çıktı.. Oyunu soğutma görevini layıkıyla yaptı.. Yetmedi bir de 35 metreden çaktı.. Daha önce Brezilya’da attığı golleri görebilmiştik internet vasıtasıyla, bu maçta onlardan birini bizlere yaşattı.. Ayağına, yüreğine sağlık.. Bu takımda her zaman kendisine bir yer var..

Ve 12 numara.. Bugün harikaydı.. Karşısındaki karma taraftarlara ders verdi adeta.. Tezahüratları televizyon başında bizlere kadar geldi.. Hiç susmadılar ve gerek maç öncesi olsun, gerekse maç anında olsun takıma destek verdiler ve takımı ateşlediler.. Alınan 3 puanda büyük emekleri vardı.. Sahada 11 oyuncu ve tribünlerdeki 12 numara bugün harika idi ve bu galibiyeti sonuna kadar hak etti herkes..

Kusura bakma başkanım, biz onları ADAM sanmıştık..

Kusura bakma başkanım, biz onları adam sanmıştık.. Zamanında forumlarda olsun, internetin çeşitli platformlarında olsun, dost sohbetlerinde olsun eleştirmiştik seni.. Fenerbahçe’de kaptanlık mertebesine kadar yükselmiş kişinin aniden gidişene pek anlam verememiştik.. Çocuklarının okulu için gittiğini düşünmüştük bir an ama sonra ortaya çıkmıştı asıl mesele.. Senin kendisine jest yaparak verdiğin ev üzerinden çıkar sağlamaya çalışmış meğersem kendisi.. Kendisi Fenerbahçe’de oynadığı, kaptanlık yaptığı için yaptığın jeste ihanet ile karşılık vermiş.. Sen de o gün kesmişsin O’nun biletini.. Ellerine sağlık başkanım.. Biz olayın dışında kalmışız, anlayamamışız.. Ama sen 24 saatini Fenerbahçe’ye ayıran adam, anlamışsın ne olduğunu.. Kusura bakma başkanım, biz O’nu adam sanmıştık..

Kusura bakma başkanım biz O’nu da adam sanmıştık.. Kızmıştık sana Özer için de olsa satılır mı gencecik oyuncu diye.. Biz kendisine her türlü destek olmuştuk.. En kısa zamanda geri dönsün de formamızı tekrar giysin istemiştik.. Ümit Milli Takım’a gittiğinde goller atması için dua etmiştik.. Fenerbahçe formasını kendisine layık görmüştük.. Nereden bilebilirdik ki kendisinin eski takım arkadaşına bilerek dirsek atacağını.. Nereden bilebilirdik ki karakterinin bu şekilde olduğunu.. Meğersem sen görmüşsün ne olduğunu da biletini kesmişsin bile.. Kusura bakma başkanım, biz O’nu da adam sanmıştık..

Maç Öncesi: Ankaragücü - Fenerbahçe

Sezonun belki de en kritik mücadelesi.. Rakipte Hürriyet gibi bir ismin olması bütün maç boyunca Alex’in peşinden ayrılmayacağının göstergesi.. Bu yüzden bu maçta Emre ve Özer’e ekstra görevler düşüyor.. Hürriyet’i ortadan kenarlara çekebilecek Alex’in yarattığı boşlukları doldurarak Guiza’ya pozisyon hazırlamak.. Bire birde çok etkili stoperleri olmasına rağmen pozisyon hatası yapabilen stoperleri var rakibin.. Defansın arkasına atılan toplarda Guiza’nın pozisyon bulabileceğini düşünüyorum..

Rakipte Vittek sakatlığı nedeniyle yok.. Yerine Vassell oynayacak gibi gözüküyor.. Bilica ve Lugano’nun mutlaka sıkı markaja almaları lazım.. Sağda Mehmet Çakır solda Rothen hızlı ve tehlikeli isimler.. Vederson ile Gökhan Gönül’ün ileri çıkışlarında mutlaka kademelerine Selçuk girmeli..

Mehmet Topuz sağ kanadı daha etkili kullanabilir bu maçta.. Fiziki avantajı var karşısındaki Ariel’e göre.. Bu maçta şutlarını devreye sokarsa sezonun kendi adına ilk golünü atabilir.. Ancak kendi kanadının savunmasında da bu maç Gökhan Gönül’e diğer maçlara nazaran daha fazla destek olmalı..

Ankaragücü top ayağında olduğunda etkili olabilen bir takım.. Bu yüzden mümkün olduğunca topa sahip olması gerekir Fenerbahçe’nin.. Bunda da orta saha elemanlarına büyük iş düşüyor.. Bu maç çok koşup topu da ayaklarında tutmaları gerek.. Ankaragücü oyunun ikinci yarısında düşüş yaşayabilen bir takım.. Skor avantajı sağlanabilirse ikinci yarıda kontra ataklar yakalanabilir..

6 Mayıs 2010 Perşembe

Siz zaten İslam Çupi’nin anlattığı Fenerbahçeliliği hiç anlayamamışsınız ki!

Bu yazıyı yazmaktan çok daha önemli işlerim vardı ama gerek forumlarda gerekse de internetin çeşitli alanlarında bazı Fenerbahçelilerin yazdıklarını okuyunca her şeyi ikinci plana atıp yazmaya karar verdim..

Fenerbahçe ve Türkiye’deki diğer rakipleri bu sene 3 hedef ile çıktılar yola.. Türkcell Süper Lig, Avrupa Kupaları ve Türkiye Kupası.. Bu hedeflerden Türkcell Süper Lig için Fenerbahçe’nin yarıştığı takım Bursaspor.. Peki Bursaspor bu sene Avrupa Kupalarında var mıydı? Hayır.. Türkiye Kupası’nda nereye kadar geldi? Fenerbahçe eleyinceye kadar! Peki, Fenerbahçe’nin lige başlarken rakibi olan diğer takımlar nerede? Bitime son iki hafta kala Galatasaray havlu attı.. Bunda kendisini hem içeride hem de dışarıda yenen Fenerbahçe’nin payı en büyük olanı.. Beşiktaş mı? O da Fenerbahçe ile oynayana kadar hala ufak da olsa şampiyonluk umudu taşıyordu.. O da ligin bitimine haftalar kala hem şampiyonluğa hem de Şampiyonlar Ligi’ne havlu attı.. Tıpkı Galatasaray’ın yapacağı gibi seneye Şampiyonlar Ligi’nde değil de Avrupa’nın 2. kupasında temsil edecekler yandaşlarını.. Trabzonspor konusuna hiç girmiyorum.. Ligde zaten yoklar.. Şenol Güneş’in gelmesi ile de Avrupa Kupalarına gitmeye hak kazandılar..

Gelelim Avrupa Kupalarına.. Bu sene Avrupa Kupaları’nda ne yapmış takımlar.. Bursaspor bu sene zaten Avrupa Kupası’nda maç yapmadı.. Trabzonspor ise daha ilk turda Toulouse takımına elendi.. Beşiktaş ne yaptı peki Avrupa’da? Oynadığı 6 maçın 4 tanesini kaybetti! 1 beraberlik, 1 de galibiyeti var rakibinin yedekleri ile oynadığı maçta.. O da gruplardan çıkamayarak yani Avrupa’da 1 adım bile ilerleyemeden elenen takımlardan.. Galatasaray ise Avrupa Kupası’nda gruplara kaldı.. 4 galibiyeti, 1 beraberliği ve 1 de yenilgisi var.. Sonrasında Atletico Madrid ile eşleşti.. Deplasmanda berabere kaldı ve kendi sahasına 1-2 kaybederek elendi.. Fenerbahçe ise gruplarda 6 maçta 5 galibiyet ve 1 yenilgi ile 15 puan topladı ve Türkiye’de bu alanda rekor puanı alarak lider olarak gruptan çıktı.. Deplasmanda 2-1 yendildiği Lille takımı ile kendi evinde 8 eksik ile çıktığı maçta son dakikalarda yediği gol ile 1-1 berabere kaldı ve elendi..

Gelelim rengi bukalemun gibi günden güne değişenlerin konuşmakta olduğu Türkiye Kupası’na.. Bu kupada yazının başında da belirttiğim gibi Fenerbahçe’nin şampiyonluktaki tek rakibi Bursaspor yine Fenerbahçe tarafından elendi.. Galatasaray ise Antalyaspor gibi ligin orta sıralarındaki bir takıma çeyrek finalde elendi ve yarı finale yükselme başarısı gösteremedi.. Trabzonspor kupayı kazandıktan sonra resmi sitesinden kendilerini tebrik eden Beşiktaş mı? Onlar da gruplarında Manisaspor, Kasımpaşa ve İBB ile oynadıkları 3 maçı kaybederek gruptaki son maçlarında gruptan çıkma umudu olmadan Konya Şekerspor ile oynadılar.. Grup 4.lüğü için oynanan bu maçta rakibini 4-2 yenerek gruplarında 4. olmayı başardılar.. Ancak gruplardan yalnızca 2 takım çıktığı için daha ilk turdan kupaya veda ettiler..

Trabzonspor ile oynanan maç sonrasında ülkenin yarısı olan Fenerbahçeliler üzülürken, ülkenin diğer yarısı ise seviniyordu.. Trabzonsporlu taraftarların aldıkları kupa için sevinmeleri gayet normal.. Takımları iyi oynadı, finalde de kupaya uzandılar.. Peki ya diğerleri? Onlar hüzün içinde geçen koca sezonun sonunda mutlu olabilecekleri bir olay yakalamanın sevinci içindeydiler.. Fenerbahçe’nin kaybetmesi onların mutluluğu olmuştu.. Boşuna demiyoruz Fenerbahçe ve diğerleri diye.. İşte herkes bir kez daha şahit oldu aynı olaya.. Bir yanda Fenerbahçe ile sevinenler, diğer yanda Fenerbahçe ile üzülenler.. Başka bir kesim yok.. Türkiye’de spor Fenerbahçe üzerinden döner.. Fenerbahçe kazanır ise Fenerbahçeliler sevinir, Fenerbahçe kaybeder ise de diğerleri..

Buraya kadar olanlar zaten senelerdir yaşadıklarımız.. Peki bu rengi bir türlü net olarak ortaya çıkamayan, Fenerbahçe nefreti kendi takımlarına olan sevginin önüne geçen kişileri ciddiye almak nedendir? Görüyorum ki bir çok internet paylaşım alanında bazı Fenerbahçeliler kaybedilen kupa sonrası teknik direktörüne, futbolcusuna ve yönetimine saldırmaktadır.. Fenerbahçelilerin bir bölümü kupanın kaybedilmesi ile birlikte, daha önce Fenerbahçe’nin başarısı ile kaybolan ama aldığı bir yenilgide hemen meydana çıkarak etraflarını saran rengi bozukların lafları sonrası, rakiplerinin başarısızlıklarını örtmeye çalışan ve Fenerbahçe’nin başarısını gölgelemeye çalışanların oyununa gelmektedir.. Bu rengi belli olmayan, hayatını Fenerbahçe’nin üstünlüğü sonrası ezilerek geçiren kesim, alınan yenilgi sonrası seslerini çıkarabilmişlerdir.. Peki bunları dikkate almak nedendir?

Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün.. Bu takım şu anda ligi de kazanamasa Türkiye’nin en başarılı takımıdır.. Her kulvarda en ileriye giden takımıdır.. Birkaç çapulcunun lafları ile gaza gelip de Fenerbahçe’ye zarar verenler maalesef İslam Çupi’nin anlattığı Fenerbahçeliliği bir türlü anlayamamışlardır.. İslam Çupi’nin anlattığı Fenerbahçeliliği yaşayanlar ise böyle yenilgiler sonrası kendine ait değerleri yıpratmak yerine Fenerbahçe’nin büyüklüğüne bir kez daha şahit olanlardır.. Rahmetli İslam Çupi’nin sözleri ile bitirmek istiyorum.. O’nun anlatmaya çalıştığı Fenerbahçelilik ruhunu yaşayanlara ve yaşatanlara sevgilerle..

“Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.”

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Teşekkürler Fenerbahçe!!

Teşekkürler Fenerbahçe.. Kendi takımlarının başarısızlıkları sonucu bu seneye hüsran içinde geçiren, Fenerbahçe'nin yenilmesi dışında mutlu olamayan, kendi takımlarının beceremediklerini başka takımlardan dileyecek kadar aciz durumlara düşen ( El matkabı ile duvar delen! ), kendi takımlarının maç satmasını isteyecek kadar ezilen Türkiye'nin diğer yarısına büyük mutluluk yaşattın.. Sene boyunca kendi takımlarının aldığı sonuçlar ile ezilenler, Fenerbahçe yenilgileri sonrası sokağa çıkamayanlar, internet âleminde bile ortalarda gözükmeyenler bu sayede yine etrafta cirit atmaya başladı.. Fenerbahçe de olmasa nasıl sevinecek ülkenin diğer yarısı.. Boşuna demiyoruz “BİZ TEK SİZ HEPİNİZ”..

Maç Öncesi: Fenerbahçe - Trabzonspor

Fenerbahçe bu sene bir kez daha kupa finaline yükselmeyi başardı.. Daha önceki senelerde de bu başarıya ulaşmış ancak kupa bir türlü alınamamıştı.. Bunda şans faktörü, hakem faktörü, kiisel beceriksizlikler ya da antrenör hataları olmuştur.. Ama uzun bir süredir kupa Fenerbahçe’nin müzesine konulamamıştır..

Aslında kupanın önemi de Fenerbahçe ismi sayesinde artmıştır.. Avrupa kupalarına katılma dışında( Ki zaten kupa finaline çıkan çoğu takım Avrupa Kupalarını garantilemiş oluyor ) çok da bir anlamı olmayan bu kupa, anti-Fenerbahçe oluşumu için koz olarak kullanılmıştır.. Kendi tuttukları takımlar ile sevinemeyen ve de onların başarısızlıklarını örtme adına kullanılan bir araçtır.. Mesela Beşiktaş senelerdir kötü yönetiliyorken bu kupa sayesinde yönetimi taraftarlarını bir güzel uyutabilmiştir..

Bugün rakip Trabzonspor.. Bana göre ikinci yarının en iyi futbol oynayan ilk 3 takımından bir tanesi.. Şenol Güneş’in gelmesi ile bir çıkış yakaladılar ve kupa finaline yaklaşana kadar da seri galibiyetler aldılar.. 2010 senesinde uzun süre de yenilgi yüzü görmediler.. Takım oyununun yanında Alanzinho ve Colman gibi usta isimlerin de katkısı ile güzel sonuçlar aldı..

Ligde Fenerbahçe’nin oynayacağı rakipler ile bir hafta öncesi oynadıklarından dolayı Trabzonspor’u bu sene bir çok maçta izleme fırsatım oldu.. O yüzden rakip hakkında detaylıca bilgiye erişebildik.. Ama sunumlarım nedeni ile ayrıntılı bir analiz yapma şansı bulamadım.. Kısaca değineyim yine de..

Kalede Onur bence Volkan ile birlikte uzun yıllar Milli Takım kalesini korur.. Uzun süredir bu kadar iyi bir Türk kaleci çıkmamıştı.. refleksleri olsun, bire birde olsun, yan toplarda olsun bence çok başarılı bir kaleci.. Sağ bekte bizim yakından tanıdığımız Serkan Balcı, sol bek olarak ise Cale oynuyor.. Stoperler Song,Giray ve Egemen değişmeli olarak oynuyor.. Orta sahada Selçuk banko isim.. O’nun bu maç öncesi sakatlığı konuşuluyor.. Eğer oynamaz ise Ceyhun banko olarak görev yapar.. Oynarsa da Ceyhun ile birlikte çift ön libero oynamaları sürpriz olmaz.. Colman ise Selçuk’un önünde, zaman zaman da sol kanada yakın oynuyor.. O eğer ortada oynar ise sol kanatta Engin’i görebiliriz.. Türkiye’deki en çirkef oyuncuların başındadır kendisi de.. Sağ tarafta ise yine bizlerin yakından tanıdığı Burak Yılmaz.. Forvetin arkasında Alanzinho ve tek forvet olarak da Umut.. Umut bir çok kişiye göre kazmanın önde gideni ama Lugano’nun da dediği gibi Türkiye’de stoperleri en çok zorlayan forvetlerden bir tanesi.. İleride yaptığı hücum pres ile gerideki arkadaşlarına büyük avantaj sağlıyor.. Alanzinho da hızı ile O’nun boşalttığı alanlarda etkili oluyor..

Gelelim Fenerbahçe’ye.. Bu maçta da ileride baskı kurularak başlanması gerekli.. Tabii bunu yaparken bek oyuncular Gökhan ve Vederson asla defanstan başıboş çıkmamalı.. Alanzinho ve Umut gibi iki hızlı isim her zaman kontra ataklar ile tehlikeli olabilecek isimler.. Bu maçta Guiza rakip defansın üzerinde yoğun baskı oluşturmalı.. Trabzonspor’da defans oynayan oyunculardan Cale dışında topu olumlu kullanabilen oyuncu yok diyebiliriz.. Bilica da topla çıkışlarda çok dikkatli olmalı.. Umut yaptığı pres ile başa bela olabilir bu durumda.. Fenerbahçe bu maçta mutlaka defansı oturtmalı, ondan sonra orta sahası ile pres yapmalıdır.. Ben Selçuk’un da her ihtimale karşın ataklara daha seyrek katılması gerektiğini düşünüyorum.. Alex bu maçta bol bol topla buluşturulmalıdır.. Kendisinin yaratacağı tehlikeler Fenerbahçe için en büyük koz olacaktır..

Yazının başında dediğim gibi bu kupanın alınması anti-Fenerbahçe oluşumundakilerin ellerindeki en büyük kozu almak demektir.. Gerçi bu kesim yine konuşmaya bir şeyler bulacaktır ama en azından senelerdir ısıtıp ısıtıp öne sürdükleri bir şey ellerinden alınmış olacaktır.. Kendilerinin de bu anlamsız kupanın bir şey ifade etmediğini anlamaları için güzel bir fırsat.. Fenerbahçe bu kupayı kazandıktan sonra bu kupaya belki de her takım yedek ağırlıklı kadrolar ile çıkacaktır.. Bunun dışında da bana göre kupanın çok da bir önemi yoktur..

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Fenerbahçe 2-0 Eskişehirspor

Sezonun en iyi maçlarından biriydi ilk yarı itibariyle.. Rakibi kendi sahasına hapseden, ardı ardına ataklarla rakibi döven, pas trafiği ile rakibi deli eden ve gollerle de gardını düşüren bir Fenerbahçe izledik.. Oyuna öyle hızlı başladı ki Fenerbahçe gol adeta geliyorum dedi.. Alex atmasa Özer atacaktı, Özer olmasa Guiza, Guiza olmasa Mehmet, O da olmasa Emre, hiç olmadı Lugano atardı ama gol yine gelirdi..

Takım ligin son haftalarında yakaladığı çıkışı sürdürdü.. Genel olarak sezon boyunca yapılan sık pas trafiğinin bu maçta daha hızlı olduğunu gördük.. Paslaşmalar hızlı olunca da pozisyonlar kendiliğinden geliyor zaten.. Bu paslaşmalarda Alex,Emre,Özer ve Mehmet Topuz’un katkısı büyük.. Aynı zamanda iki bek oyuncusu Gökhan ve Santos da ileri çıktıklarında sayılan isimlerden eksikleri olmadığını yaptıkları isabetli paslarla gösteriyorlar..

Bugün Mehmet Topuz’un artık sağ açık pozisyonunu iyice benimsediğini gördük.. Sezon başında ayağına ve koşu yollarına top bekleyen Mehmet Topuz artık topu almak için boş alanlara kaçıyor, rakibe pres yapıyor ve kendi arkadaşlarından gelen toplarda duvar olup geriden gelenler pozisyon hazırlıyor.. Maç boyunca da ileri geri çalışıyor.. Gösterdiği hırs ve azmi sahada görmemek için kör olmak gerek.. Gerek savunmada gerekse de hücumda takıma büyük direnç sağlıyor.. Hırsı ile takımı ateşleyen oyuncularda da Emre ile başı çekiyor.. Bu şekilde oynamaya devam ederse Milli Takım kapıları da sonuna kadar açılır kendisine ve hem Fenerbahçe’de hem de Milli Takım’da vazgeçilmez oyunculardan biri olur..

Mehmet Topuz gibi Özer de bugün çok iyiydi.. Hemen her pozisyonda içeri girerek oynadı.. Alex’in markajda olduğu pozisyonlarda takımın beyni görevini üstlendi.. Geriden gelen Santos’a boş alanlar yarattı.. Emre ile birlikte yaptığı verkaçlar ile rakip takım orta sahasını oyundan düşürdü.. Pas hatalarını daha aza indirirse ve de ameliyatları sonrası ikili mücadelelerde daha sağlam durabilirse takımda kendine her zaman yer bulacaktır..

Emre ve Selçuk da bu maçta orta sahanın hakkını veren diğer isimlerdi.. Emre takımı sürekli öne itti.. İleride başlattığı pres ile rakibi baskı altında tuttu ve tedirgin etti.. Hücum presini başlatan isimdi.. Alex ile uyumu dikkat çekti.. Selçuk da bugün oynanan güzel oyuna ayak uydurdu.. Ama bazen gereksiz çalımlara ve işlere girdi.. Şu gereksiz iş ve çalımları da bir kenara bırakıp, oyunu sade oynamayı başarırsa çok daha parlar o sahada.. Ama kendi görevi dışında işler yapmaya çalıştığında hatasını kapamak için daha fazla çaba sarf ediyor ve bu da bölüm bölüm orta alanda boşluklar oluşmasına neden oluyor.. Ama bugün oynadığı oyunda kaptığı topları, girdiği kademeleri, rakiplerinden aldığı hava toplarını saymak için de iyi bir matematiğe ihtiyaç var..

Defans dörtlüsü yine güven verdi.. Rakibe neredeyse pozisyon vermedi.. Özellikle ilk yarıda savunma da ileride kurularak oyun alanı daraltıldı ve güzel oyunda bunun katkısı tartışılmazdı.. Lugano yaptığı müdahaleler ve hırsı ile yine ön plandaydı.. Bilica da kendisine yaptığı birkaç gereksiz riskli hareket dışında ayak uydurdu.. Volkan da sezonun en rahat maçlarından birini çıkardı..

Vee 10 numara.. Gerek futbolu, gerek yaşam tarzı, gerek kişiliği ile bunu sonuna kadar hak eden adam.. Adam gibi adam.. Sahada 10’u izlemek keyif veriyor.. İnsan izlemeye doyamıyor.. Sahada ne yaptığını ve yapması gerektiğini o kadar biliyor ki.. Keşke hiç bırakmasa futbolu, hep bizlerle kalsa istiyorum.. İnşallah uzun yıllar daha kalır burada.. Böylesine bir futbolcu bu topraklara zor gelir.. Teknik desen var, kafa topu desen var, yaratıcılık desen var, plase desen o da var, oyun görüşü, takımı yönlendirmesi, arkadaşlarını isteklendirmesi.. Ne ararsanız var kendisinde.. Kaptanlığın da hakkını sonuna kadar veriyor.. Attığı gol ile zor olabilecek bir maçı kolaya çeviren isimdi.. Bir topu da direkten döndü ki hani derler ya “göstere göstere vurdu” adeta bu cümlenin hakkını verdi..

Guiza da takımın bu güzel oyununa ileride yaptığı pres ile yardım etmeye çalıştı. Arada top indirmesi ve arkadan gelenlere pozisyon hazırlama çabası iyiydi.. Ama genel olarak etkisizdi gol pozisyonlarında.. Ancak yerine giren Semih’i görünce sahada kalması gerektiğini bir kez daha anladım.. Belki Gökhan Ünal ile eksikliğinde oynanabilir ama Semih’in sahadaki o bitik halini görünce Guiza’yı neden ısrarla oynattığını daha iyi anladım Daum’un.. Daum demişken kendisi de bu güzel oyunu yaratan insanların başında geliyor.. Takım uzun süredir ilk defa bu kadar zevk verdi izleyenlere.. Ayrıca geçen haftanın yıldızı Bekir'i de son dakikalarda oyuna alarak maç ücreti almasını sağlaması güzel bir jest idi.. Umarım son haftalarda da bu güzel futbol ve galibiyetler gelir..

12 numara da bugün sahadaki futbol kadar güzeldi.. Rakibi ilk dakikalarda ıslıklar ve tezahüratlarla sindirdi.. Sonrasında atılan gollerle coştu ve gollerin ardından stadımızda doyasıya eğlendi.. Biz televizyon başından maçı izleyenleri de mutlu etti bu güzel görüntülerle.. Geriye kendi sahamızda oynayacağımız Trabzonspor maçı kalıyor.. Umarım 12 numara aynı performansı o maçta da gösterir ve özlenen mutlu son beraberce yaşanır..